Quantcast
Channel: dönem dizisi – 22dakika.org
Viewing all 91 articles
Browse latest View live

Black Sails — tanıtım

$
0
0

BLACK_SAILS_5

Aksiyon/macera türündeki dönem dizileri konusunda izleyiciyi yakalamayı iyi başaran Starz kanalı, Spartacus ve Da Vinci’s Demons‘ın ardından Black Sails ile karşımızda.

BlackSailsPoster

 

MUTFAKTAKİLER

25 Ocak’ta yayına girecek olan dizinin yaratıcısı Jonathan E. Steinberg ve Robert Levine. Dizinin yapımcıları arasında ünlü yapımcı/yönetmen Michael Bay de var (ve reklamlar da haliyle onun üzerinden yapılıyor).
Dizi, daha yayına girmeden 10 bölümlük 2. sezon onayını aldı.

BlackSails_Gallery11

KONU

Yıl 1715. Karayiplerde korsanlığın altın yılı. İngiliz kolonisine ait New Providence adası, artık azılı korsanların kontrolünde ve tam bir kanunsuz terör ortamına dönüşmüş durumda. Buradaki korsanların en ünlüsü ve en korkulanı da Kaptan Flint.

Fakat şimdi İngiliz donanması yılar sonra bu sulara geri dönmeye karar verir ve korsanları buradan temizleme niyetindedirler. Kaptan Flint’in ise elbette buna niyeti yoktur. Bunun için büyük bir mücadele başlatacak, imparatorluğu korumaya çalışacak, bir yandan rakip kaptanlarla mücadele edecek, bir yandan derin, karmaşık ve hatta romantik iç dünyasıyla boğuşacaktır.

Black-Sails-23

HAKKINDA

Son yıllarda korsan deyince hepimizin bildiği, hatta küçüklerin tek bildiği korsanlar, Karayip Korsanları serisidir muhtemelen. Malumunuz burada da korsan konsepti çok hafifletilmiş bir haldeydi. Yani aslında korsanlar gayet acımasız, hırslı, korkulası ve tekinsiz insanlar. İşte Black Sails bu kavramı tekrar getirecek ve korsanların gerçek yüzünü bilmeyenlere gösterecek.

BlackSails_Gallery2_Midseason_wm

 

Peki burada izlediğimiz korsanlar kimler? Aslında korsanlara dair hemen hemen her bilgiyi insanlığa kazandıran, türün meraklılarının hayatına bir dönem girmiş olması muhtemel bir kitap olan, birçok kez sinemaya da aktarılan Robert Louis Stevenson‘ın Define Adası (Treasure Island) kitabının 20 yıl öncesine dayanıyor ve o kitapla ortak noktalar var. Dizide kitabı okuyanların yakından tanıyacağı Billy Bones ile yolu kesişen Jim Hawkins’in ve kitabın geçtiği yıllarda hayatını kaybetmiş olan ve şu meşhur hazineyi gömüp kitapta korsanları peşine düşüren, meşhur Kaptan Flint’in hikayesini izleyeceğiz.

BlackSailsCast

KADRO VE KARAKTERLER

98px-Captain_Flint

 

Altın Çağın en kokulan korsanı Kaptan Flint, karizmatik görüntüsünün altında büyük bir öfke ve nefes kesen bir  şiddet eğilimi barındırıyor. Karakteri  Toby Stephens canlandırıyor.

 

98px-Eleanor_Guthrie
Bahamalar’ın en zengin karaborsacısı Richard Guthrie’nin güzel ve kararlı kızı Eleanor, babasının işini yürütüyor. Şehirdeki tavernayı işleten Eleanor, korsanlarla yakın ilişki içinde biri. Hannah New tarafından canlandırılıyor. Kaptan Flint’le tehlikeli bir işbirliğine giriyor.

 

98px-John_Silver

John Silver, Flint’in gemisine kabul ettiği ama otoriteden nefret ettiği için gemide sürekli karışıklık çıkaran ve Flint’le çatışma haline giren biri. Hazine Adası’nı okuyanların da tanıyacağı John Silver, birtakım işbirliği çabaları nedeniyle Flint ile iyi anlaşmak zorunda. Luke Arnold tarafından canlandırılıyor.

 

98px-Max
Max, Elenaour’un mekanında fahişe olarak çalışıyor. Baştan çıkarıcı, kurnaz ve soğukkanlı Max, Elenaour’u bir ruh eşi, bir sevgili ve belki de bir kurtarıcı olarak görüyor. Fakat isteklerinde bir çatışma olunca araları bozuluyor. Jessica Parker Kennedy tarafından canlandırılıyor.

 

98px-Billy_Bones
Yine Define Adası’nı okuyanların tanıyacağı Billy Bones, burada genç ve gelecek vaat eden bir korsan. Flint’in planlarında önemli bir yere sahip olan Billy, bu planlar çerçevesinde kendi doğrularından taviz verme noktasına gelecek. Tom Hopper tarafından canlandırılıyor.

 

98px-Captain_Charles_Vane

 

Kaptan Charles Vane, Flint’ten sonra dönemin en ünlü korsanı. Para kazanmadaki başarısı ve öfkesiyle meşhur biri. Zach McGowen tarafından canlandırılıyor.

 

98px-Rackham

 

Rackham, Charles Vane’in gemisi Ranger’ın serdümeni, Vane’in danışmanı ve bazı konularda ondan daha tehlikeli. Toby Schmitz tarafından canlandırılıyor.

 

98px-Anne_Bonny

 

Anne Bonny, güzel ama soğukkanlı, Rackham’ın sevgilisi ve Vane’in psikopat uşağı. Clara Paget tarafından canlandırılıyor.

 

 

BlackSails_Gallery2

CROSSBONES-master675Bu sezon ekranlarda arz-ı endam edecek olan tek korsanlar Black Sails’tekiler değil. NBC de geçen yıl başrolünde John Malkovich‘in bulunduğu, ünlü korsan Edward “Blackbeard” Teach (Kara Sakal)’ın maceralarını anlatacak olan, The Republic of Pirates kitabından uyarlanan Crossbones için onay vermişti. Dizi normalde Ocak-Şubat döneminde başlayıp Dracula sezon finalini yaptıktan sonra onun saatinde yayınlanacaktı; ama NBC, kısa bir süre önce bu kararından vazgeçip Hannibal‘ı yayınlamaya karar verdi ve Crossbones’u belirsiz bir tarihe iteledi. Belki de Black Sails’le bir pişti durumu yaşamak istemediği için böyle bir karar almıştır.

BlackSails_Gallery5_Post_Finale_wm

TANITIM FİLMLERİ

Kısa tanıtım filmi:

***

Daha dişe dokunur bir tanıtım filmi:

***

Diziden götüntüler ve kadro ile röportajlar içeren 10 dakikalık video:

Billy_black-sails-2014

Son olarak da Battlestar Galactica, The Walking Dead, Da Vinci’s Demons bestecisi Bear McCreary‘nin müziğini bestelediği, etkileyici giriş jeneriği:

Dizi 25 Ocak Cumartesi akşamı Starz’da yayın hayatına başlayacak. Ayrıca hemen ertesi akşamı Cnbc-e’de de yayınlanacak.

Beklediğimize değer bir şeyler çıkması umuduyla şimdiden iyi seyirler…

 


Reign — tanıtım

$
0
0

Reign-Poster-reign-tv-show-35976211-1013-1280-600x758Reign, ekranlarımızın yepyeni tarihi draması. Fakat son zamanlarda karşımıza çıkan benzerlerinden farklı olarak bir ulusal kanal olan The CW‘da yayınlanan ve bunun gerektirdiği üzere bazı farklı ve The CW’ya özgü tatlar almamızı sağlayan bir tarihi yapım. Yani tarih soslu bir gençlik dizisi. İlginizi çektiyse gelin, şimdi bu diziyi biraz yakından tanıyalım.

1465136_628202220554490_1522950984_n

HAKKINDA

Ghost Whisperer‘dan Laurie McCarthy ve Beauty and the Beast‘ten Frank Siracusa’nın elinden çıkan Reign, 16. yüzyılın 2. yarısında geçiyor ve İskoçya kraliçesi I. Mary’nin iktidara yükselme ve saltanat sürecini anlatıyor. “I. Mary kim ki?” diye soran bir dizisevere, “The Tudors‘ta izlediğimiz 8. Henry’nin kızkardeşinin kızı, yani yeğeni.” diye anlatmak en doğrusudur herhalde. 😉
Mary-Queen-of-Scots-reign-tv-show-36023944-1280-720

KONU

Mary Stuart, İskoçya Kraliçesi unvanını daha 6 günlükken, babasının ölümüyle birlikte almıştır. Bebekten Fransa’ya gönderilen ve çocukluğunu Fransa sarayında geçiren Mary, hayatına kast etmeye çalışan, taht peşindeki tehlikeli insanlar yüzünden 6 yaşındayken tekrar İskoçya’ya, bir manastıra gönderilmiştir. Günümüze geldiğimizde ise 16 yaşındaki kızımız, güzel, tutkulu, gücü ele alıp yükselmeye hazır bir hükümdar adayıdır.

Mary daha çocukken, Fransa kralının oğluyla nişanlandırılmıştır. Şimdi ise İskoçya’nın stratejik aile birliği oluşturma çabaları ile çeşitli planları gerçeğe dönüştürme zamanı gelmiştir ve şimdi tekrar manastırda da hayatı tehlikeye girince, kızımız aynı zamanda çok yakın arkadaşları olan 4 nedimesiyle birlikte tekrar Fransa sarayına yollanır.

Çocukluklarında uzun bir süre beraber zaman geçirmelerine ve şimdi de gayet iyi bir kimya tutturmalarına rağmen nişanlısı Prens Francis, bu çıkarlar uğruna yapılacak evliliğe çok sıcak bakmamaktadır. Üstelik saraydan biriyle de romantik ve hala tam olarak bitmiş sayılmayan bir ilişkisi vardır.

Reign-TV-Show-image-reign-tv-show-36090752-628-419

İşin içinde bir de kralın -gayrımeşru oğlu olmasına rağmen- her zaman Francis’ten daha çok sevdiği, yakışıklı ve çapkın oğlu Sebastian (Bash) vardır. Amaç sadece İskoçya tahtının varisiyle ittifak olsa da ve bunun tek yolu Mary’nin Francis’le evlenmesi olsa da Bash, Mary’ye olan duygularını geliştirmekten geri duramaz. Üstelik Kraliçe Catherine de Francis’in Mary’le evlenmesini istemeyip bu işi bozmak için elinden geleni yaparken ‘Mary-Bash’ aşkının olabilitesi iyice artmaktadır
Reign-TV-Show-image-reign-tv-show-36208028-1920-1080Mary, zamanla etrafındaki bütün karanlık güçlerin, canına kast etmeye çalışanların ve evliliği ve iktidarını sabote etmeye çalışan insanların farkına varır. Her köşesinde tehlike ve cinsel entrika bulunan bu sarayda kendini korumaya, güçlü biri olmaya, bu ülkeyi yönetmeye ve halkın istekleri ile kalbinin istekleri arasındaki dengeyi kurmaya kararlıdır.
7805ec41067dfe6b9f5870ebeaf8448a

KADRO VE KARAKTERLER

Aşkım mı halkım mı? :/

Aşkım için mi, ülkem için mi? :/

Mary Stuart (Adelaide Kane)

Konu kısmında Mary dedik durduk. Bunlara ek olarak sadece birkaç tırıvırı bilgi verelim. Kendisi 6 dil bilen, golf oynayan, at süren, sevimli ve esprili biri. İzleyen herkes karakteri de oyuncuyu da sempatik bulacaktır.

Karakteri en iyi Teen Wolf‘tan tanıyabileceğiniz, Avustralyalı genç aktrist Adalaide Kane canlandırıyor.

 

Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.

Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.

Sebastian “Bash” (Torrance Coombs)

Kralın metresi Diana’dan olan, Francis’le aynı yaşlardaki oğlu. Taht hakkı elbette Francis’ten sonra geliyor ama buna rağmen kral her zaman Bash’i daha çok seviyor. Mary’ye Francis’le olan sorunları başta olmak üzere her sıkıntısında yardımcı olan ve destek çıkan biri. Bu durumda aralarında bir elektriklenme ve kendilerini bir aşk üçgeninin içinde bulmaları da kaçınılmaz oluyor tahmin edeceğiniz üzere.

Karakteri The Tudors ve Endgame ile tanıdığımız, Kanadalı aktör Torrance Coombs canlandırıyor.

 

Prensler bile kadere karşı gelemez.

Prensler bile kadere karşı gelemez.

Francis (Toby Regbo)

Francis, özellikle Mary konusunda kafası çok karışık biri oluşuyla ve yaptığı odunluklarla ön planda. Ayrıca, başta annesi olmak üzere herkes tarafından şımartılmış, kimisine epey sinir bozucu gelebilecek biri. Yine de ülkesini seven ve korumak için her şeyi yapmaya hazır biri.

Karakteri ilk önemli işini burada yapan, İngiliz aktör Toby Regbo canlandırıyor.

 

Anneler, her zaman en iyisini bilir.

Anneler en iyisini bilir.

Kraliçe Catherine (Megan Follows)

Halkı tarafından korkulan biri olarak görülse de çocuklarına karşı çok sevecen biri. Özellikle Francis’in üzerine gereğinden fazla düşüyor. Sağ kolu, Kahin Nostradamus’un kehanetleri yüzünden Mary’yi oğlundan uzak tutmak için ona her türlü kötülüğü yapabilecek biri.

Karakteri World Without End‘den tanıyabileceğiniz, Kanadalı aktrist Megan Follows canlandırıyor.

 

Güç tehlikelidir.

Güç tehlikelidir.

Kral Henry (Alan van Sprang)

Yine yazının bu kısmına kadar hakkında epey bir şey okuduğunuz Henry, dikbaşlı ve pek de sevilmeyen bir hükümdar. Çapkınlığı ve kadınları düşüncesizce kullanması da cabası. Yine o da Catherine gibi çocukları söz konusu olunca her türlü fedakarlığı yapabilen biri.

Karakteri The Tudors ve King ile tanıyabileceğiniz, Kanadalı aktör Alan Van Sprang canlandırıyor.

 

Kader, bakan kişinin gözündedir.

Kader, bakan kimsenin gözündedir.

Nostradamus (Rossif Sutherland)

Nostradamus, geleceği görme yetisine sahip ve bu konuda Kraliçe Catherine’e hizmet eden, kendisinin gözdesi bir hizmetkar. “Mary ile evlenmesi Francis’in sonu olacak.” deyip ortalığı karıştırıyor.

Karakteri King ile tanıyabilceğiniz, Kanadalı aktör Rossif Sutherland canlandırıyor.

yi günde kötü günde, yanlarında olacak olan adam için beklemedeler.

Nedimeler, iyi günde kötü günde, yanlarında olacak olan adam için beklemedeler.

130px-0,756,14,683-Kennafated

 

Kenna (Caitlin Stasey): Kenna, kralın resmi metresi olma peşindeki pervasız ve bencil, Mary’nin 4 nedimesinden biri. Caitlin Stasey canlandırıyor.

130px-0,711,13,642-Ayleefated

 

 

Aylee (Jenesssa Grant): Genç, masum, tanınmış bir ailenin kızı Aylee, Jenesssa Grant tarafından canlandırılıyor.

 

130px-0,756,14,683-Lolafated

 

Lola (Anna Popplewell): Mary’nin en yakın arkadaşı, tatlı, naif ve talihsiz bir nedime. Karakteri Narnia Günlükleri serisiyle tanıyabileceğiniz Anna Popplewell canlandırıyor.

 

130px-0,756,14,683-Greerfated

 

Greer (Celina Sinden): Mary’nin son nedimesi Greer, diğerlerinin aksine soylu bir aileden gelmiyor ama yine de çok zengin. Kendisi düzgün bir evlilik yapma peşinde. Karakteri Celina Sinden canlandırıyor.

 

1451415_620928721281840_464447499_n

Karakterlerin tamamına şuradan, kadronun tamamına da şuradan ulaşabilirsiniz.

YAYIN BİLGİLERİ, REYTİNGLER,
ÖDÜLLER

Reign, Perşembe akşamları saat 21:00’de, The CW’nun en çok izlenen dizisi The Vampire Diaries arkasından yayınlanıyor. İlk bölümüyle 18-49 yaş arasında 0,8 reyting elde edip 2 milyon kişi tarafından izlendi. Sonraki bölümlerde de bir 0,6 bir 0,7 reyting elde edip hiç 0,6’nın altına düşmedi ve kanaldan 22 bölümlük tam sezona uzatmasını aldı. Şu anda da iptal-devam listemizde ‘Onay Almaya Yakın’ diziler arasında bulunuyor.

Çok iyi reytingler alamamasına rağmen durumunun böyle olmasında muhtemelen beklentilerden daha iyi bir durumda olması, yurt dışındaki izlenme oranlarının iyi olması, ilk bölümden sonra ciddi bir kayıp yaşamamış olması gibi unsurlar etkili.

544201_627342780640434_1313912750_n

Ayrıca dizi, geçtiğimiz People’s Choice Ödüllerinde ‘Favori Yeni Drama’ ödülünü kazandı. Yani dizinin güçlü bir hayran kitlesini olduğunu da söyleyebiliriz.

Left Behind

SON SÖZ

Reign, son zamanlarda tarihi dizi deyince aklımıza gelen The Tudors, The Borgias, The White Queen gibi dizilerden oldukça farklı bir tarzda ilerliyor. Daha çok kanalının yapısına uygun olarak gençlik dizisi havasında bir yapım. Zaten karakter tanıtımlarında gördüğünüz gibi merkezde genç insanlar var. Dizide de dönemin siyasi olayları vs. yerine bunların arasındaki aşk olayları, ihanetleri, tipik ergen sorunları, saraydaki diğer karakterlerin entrikaları gibi şeylere ağırlık veriliyor. Tabii tarihi gerçekler tamamen geri plana atılmıyor bu sırada.

1470326_634437823264263_1901856359_n

Çekim mekanları İrlanda ve Kanada. Kadro, yine karakter tanıtımlarından fark edeceğiniz üzere İngiliz ve Kanadalı oyunculardan oluşuyor. Yani aksanlar sayesinde hiç bir Amerikan dizisi izliyormuş gibi hissedemiyorsunuz.

Dizi, barındırdığı öngörü, büyü gibi unsurlar sayesinde fantastik türüne de selam çakıyor. Hatta başlarken gençlerin Game of Thrones’u olma gibi bir iddiası bile vardı. Peki gerçekleştirebildi mi? Valla niye olmasın? Hem önümüzde daha çok bölüm var, hem de şu anki gidişatı gayet parlak.

Kostümleriyle ve müzikleriyle de ön plana çıkan dizinin bir dönem dizisine kıyasla gayet tempolu ilerlediğini ve bölümler ilerledikçe daha da açıldığını ekliyor; ve bu farklı diziye mutlaka şans tanımanız gerektiğini söyleyerek iyi seyirler diliyorum.

Diziyle İlgili Önemli Bağlantılar

Reign-TV-Show-image-reign-tv-show-36275126-357-500

 

Wikipedia

Wikia

Resmi Site

IMDB

TV.com

Ekşi Sözlük

Facebook

Twitter

Pinterest

Instagram

 

 

Sacrifice

TANITIM FİLMLERİ

 

Mr.Selfridge || 2.Sezon || Nerede Kalmıştık?

$
0
0

MR_SELFRIDGE_SERIES2_EP1_115lr-6523866Mr. Selfridge 2.sezonuyla kapılarını bizlere açtı. İlk sezon mağazanın kuruluşu esnasında yaşanan sıkıntıları ve Harry Selfridge’in kendisini Londra’nın yüksek sosyetesine tanıtma çabalarını izledik. Sadece bunlar değil, tabii ki mağaza çalışanlarının aralarındaki ilişkilere ve birbirleriyle girdikleri tatlı rekabetlere tanık olduk. İlk sezon 1909 yılında geçmekte idi. İkinci sezon, hikayede 4 yıl ileri atlayarak 1914 yılında başlıyor. Dolayısıyla dizi, bizi 1.Dünya savaşının başlangıcına götürüyor. Geçen zaman içerisinde hızla gelişen mağaza, müşterilerine sunduğu bir çok yenilikle kendini bir hayli geliştirmiş. Harry Selfridge de artık Londra’da çok iyi tanınan bir iş adamı olmuş. Şimdi ise, savaşın araya girmesiyle mağazanın ekonomik yönden bir çok zorlukla karşılaşacağını söyleyebiliriz. Bakalım Selfridge mağazası bunlara nasıl göğüs gerecek.

ispiyon

polly1_1891851aGeçen zaman içerisinde mağaza hızla değişim yaşarken, karakterlerin hayatlarında olumlu ve olumsuz gelişmeler olmuş.

Harry Selrfidge işlerini ne kadar büyütmüş olsa da artık mutsuz adamdır. Hatırlatayacak olursak, karısı Rose ve çocukları 1. sezon finaliyle Amerika’ya kesin dönüş yapmışlardı. Ailesinden ayrı geçirdiği yıllar, Selfridge’i epey çökertmiş ve yalnız bir adam haline getirmiş. Kendisinin kabahati de büyük aslında; neyse, oralara girmeyelim.

Rose, mağazanın 5. kuruluş yıldönümü kutlamaları için pek de sevemediği Londra’ya sürpriz bir ziyaret yapıyor. Amaç kısa bir tatil sonra ver elini yine Amerika olsa da kocasının onu bırakmaya hiç niyeti yok. Harry Selfridge ailesini tekrar bir araya toplayabilmek için var gücüyle Rose’u markaja almaya başlıyor. Rose’un da Delphin Day (Polly Walker) adında yeni bir arkadaşı var. Delphine Day, kitabını yeni tamamlamış bir yazar. Kitabının tanıtımını da özel bir etkinlikle mağazada yapıyor.

Mevzu aileden açılmışken, bu sezon mağazada yeni bir çaylağımız var. O kişi de Selfridge’lerin okulu bırakıp iş hayatına atılmak isteyen oğlu Gordon’dan başkası değil. İsteği kabul görür; ama işe temelden başlamak lazım öyle değil mi? Babası onu yük taşıma (depo) bölümüne verince neye uğradığını şaşırır. Oysa, o ne hayaller kuruyordu.

4476744774 (1)Gamzeli güzelimiz Agnes ise, biz onu bıraktıktan sonra bir Paris macerası yaşamış. Şehrin efsanevi mağazası Gallery Lafayette’te vitrin tasarımcılığı üzerine mesleğini epey geliştirmiş. 2. sezon ile birlikte çok özlediği Londra’ya geri gelip, mağazada yeniden işbaşı yapıyor. Ama onun açısından durumlar pek parlak değil. Kendisinden hiç hoşlanmayan mağazanın yeni elemanı Bay Thackeray (Cal Macaninch), genç kadının başına epey iş açağa benziyor. Moda bölümünün müdürü olan Thackery, oldukça iyi eğitim almış ve mesleğinde titiz bir adam. Agnes’a küçültücü ve aşağılıyıcı yaklaşımlarda bulunarak ondan hiç hoşlanmadığını daha ilk bölümden belli etti.

 

44765 (1)44763Agnes’un aşkına karşılık vermediği Victor, mağazanın restoran bölümünün olan Palm Court’un müdürü olmuş. Aynı zamanda Victor artık evli ve bir çocuğu var . Bu durum Agnes’i biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Diziye yeni katılan bir diğer karakter de Victor’un kuzeni Franco, o da restaurant bölüm Palm Court’da garson olarak işe başlamış. Agnes’ın mesleğin inceliklerini öğrendiği ve aynı zamanda bir diğer gönül ilişkisi Henry ise sokaklarda avare avare dolaşan bir ayyaşa dönmüş. Nasıl bu hale geldiğinin cevabını ilerleyen bölümlerde alacağız.

 

mr-selfridge-katherine-kellLeydi Loxley’in malum işlerinden başını kaşıyacak zamanı olmayan kocasını ilk sezon boyunca hiç görememiştik. Leydimiz de başına buyruk bir şekilde günlerini bol bol alışveriş yaparak ve erkeklerle gönül eğlendirerek geçiriyordu. İkinci sezonla birlikte güneşli günler geride kalmış görünüyor.  Leydi Loxley’in kocası Lord Loxley (Aidan McArdle) evine geldi ve çok uzunca bir süre kalacağa da benziyor. Utangaç ve çekingen bir tip beklerken, tavırlarıyla oldukça  kaba saba bir adam olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yani Leydi Loxley’nin işi bir hayli zor.

 

44769article-2287661-18694DCB000005DC-707_306x423Bayan Mardle‘i geçen sezon oldukça kötü bir şekilde bırakmıştık. Personel yöneticisi Bay Gordon ile uzunca bir süre ilişki yaşadı. Tek amacı onunla evlenebilmekti. Önünde tek engel ise Gordon’un ölüm döşeğindeki karısıydı. Nihayetinde Gordon’un karısının ölmesiyle, Mardle’in önünde hiç bir engel kalmadığını düşünmüştük. Ama Gordon sürpriz bir karar vererek mağazanın diğer bir çalışanı Doris’e evlenme teklif etmişti. Aradan geçen 4 senede Gordon-Doris ikilisin bir çocukları olmuş. Mardle’in hali ise içler acısı desek doğru olur. Üstüne üstlük ölüm döşeğindeki kardeşini son bir kez ziyaret edebilmek için Cenevre’ye doğru yol alıyor.

 

44773Kitty’de de ilerlemeler var; kozmetik bölümün müdürü olmuş. Üstteki fotoğraf, bu durumdan ne kadar memnun olduğunu gayet güzel izah ediyor. Diziyi izleyenlerin bildiği üzere Kitty, flört etmesini seven bir kadın. Bazen erkekler onu yanlış anlayabiliyor. Örneğin 2. sezonun ilk bölümünde gazeteci Frank Edwards’ın (Samuel West) ondan faydalanmak istemesi gibi. Neyse ki Kitty akıllı bir kadın.

 

25_04_2013--_1717277aİkinci sezon gene bir dinamizm, enerji ve su gibi akan bir bölüm ile açıldı. Kostümler ve dekor zenginliği açısında bu sezon daha da bir  özen gösterilmiş. Ortaya harika bir iş çıkartılmış. İlk bölüm 5,27 milyon ile %20,5 izlenme oranı yakaladı. Umarız bu oranlarla 3. sezon onayını da yakın zamanda alır.
Herkese iyi seyirler.

 

Bonnie & Clyde (Mini Dizi) — Tanıtım

$
0
0

[eXtraDownz]Bonnie and Clyde (2013) BluRay 1080p 5.1CH x264[www.extradownz.com]

Unutulmaktan korkan bir kadın

Unutmak isteyen bir erkek

Efsane bir ikili

…ve elbette suç ve dram…

bc-s1e1-ephero-1257x1065

Dizi Künyesi

 

 

Konusu

Bilenler bilir, Bonnie ve Clyde 1930’ların efsane soyguncularıdır. Kısa sürede tüm ülkede tanınır olmalarını sağlayan başarılı soygunları ve hazin sonlarıyla meşhurdurlar.

İşte bu hikayenin 1967 yılındaki uyarlamasının üstüne bu yıl 3 kanal birleşip güzel bir uyarlamaya daha girişti. Birer buçuk saatlik 2 bölümle karşımıza çıktılar. İlk bölümle ikilinin tanışmadan önceki hayatlarından kesitleri, tanışma sürecini ve ikilinin büyüyüşünü izlerken, ikinci bölümle bu efsane ikilinin efsane oluşunu ve ardından dibe vuruşunu seyrediyoruz.

1265547_441055659348778_984125642_o

Herkesin sevdiği, başarılı bulduğu, takdir ettiği, kıskandığı, parmakla gösterdiği bir kadın olmak isteyen Bonnie ne evliliğinde aradığını bulabilir; ne de oyunculuk-mankenlik başvurularından olumlu sonuç alabilir. En büyük korkusuyla yüzleşir: Unutulmak, tanınamadan sıradan biri olarak yaşamak ve ölmek…

Daha bebekken havale geçirip de ölümün eşiğinden döndüğünden beri hayata daha da sıkı tutunan Clyde, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktadır. Abisiyle iş dönüşü bir partiye dalıverir ve orada ölüm eşiğindeyken hayalini kurduğu kadınla karşılaşır.

Üzerinden hayli zaman geçmesine rağmen gördüğü kızı unutamayan Clyde üzerine güzel bir takım elbise geçirir ve ismini dahi bilmediği rüyalarının kızıyla tanışmak için Bonnie’nin evinin yolunu tutar.

İkisi için de bu karşılaşma her şeyin başlangıcı olacaktır.

Karakterler

bc-holliday-grainger-castbio-688x1065Holliday GraingerBonnie Parker rolünde.

Büyük hayalleri olan ve aksi ihtimallerin düşüncesine bile tahammülü olmayan hırslı, genç, güzel bir kadın. Dünyada bir iz bırakmak, hayatı sona erdikten yıllar sonra bile tanınıyor, biliniyor, konuşuluyor olmak en büyük hayali. Bu uğurda çokça çaba sarf eden Bonnie’yi kader, hayalleriyle hiç beklenmedik bir şekilde kavuşturuyor.

Karaktere hayat veren oyuncuyu ise bol bol kitap uyarlamalarında (Great ExpectationsAnna KareninaBel AmiJane Eyre) görüyoruz. Bu uyarlamalar dışında en bilinen yapımı The Borgias.

 

 

bc-emile-hirsch-castbio-688x1065Emile HirschClyde Barrow rolünde.

Zor bir çocukluk geçiren, küçükken havale geçirip ölümden dönen ve o zamanda beridir altıncı hissi kuvvetli olan; ağabeyiyle beraber sık sık belaya bulaşan ama aslında tek istediği beladan uzak, sakin, huzurlu bir hayat olan bu gencin hayatı da rastgele dahil olduğu bir partide sadece dans ederken görebildiği bir kadın sayesinde baştan sona değişecektir. Ölümden döndüğü andan beri karşılaşmayı heyecanla beklediği kadın.

Karaktere hayat veren oyuncuyu Into the WildThe Girl Next DoorMilkLone Survivor‘da izledik.

 

 

bc-lane-garrison-castbio-688x1065

Lane GarrisonMarvin “Buck” Barrow rolünde.

Kardeşi Clyde’a göre daha fevri olan, eylemlerinin sonucunu düşünmeyen ve bu yüzden de sık sık başını belaya sokan Buck geç de olsa doğru yolu buluyor. Bonnie ve Clyde’dan gelen bir teklif ve düşünülmeden alınan kararlar Buck ve karısının da hayatında bir dönüm noktası oluyor.

Karaktere hayat veren oyuncuyu ShooterQuality of Life, CrazyPrison Break‘ten hatırlamak mümkün.

 

 

bc-sarah-hyland-castbio-688x1065

Sarah HylandBlanche Barrow rolünde.

Düzenlenen bir partide Buck’la tanışan ve ona aşık olan Blanche, Buck için kurtuluş yolu olmayı başarıyor. Bonnie ve Clyde teklifleriyle evlerinde belirdiğinde, her ne kadar istemese de tek yapabildiği kocasının yanında olabilmek oluyor. Kimse görmezken olabilecekleri görmesine rağmen onları bekleyenleri değiştiremiyor.

Karaktere hayat veren oyuncuyu Modern Family adlı dizide Haley karakteriyle hala izlemekteyiz.

 

 

bc-william-hurt-castbio-688x1065

 

 

William HurtFrank Hamer rolünde.

Zamanında kötülere korku salan, şimdilerde emekliye ayrılan Texas Ranger lakaplı bu polis, gittikçe büyüyen bu ikiliye son vermek adına sahalara geri dönüyor.

bc-austin-hebert-castbio-688x1065

 

 

 

Austin HebertTed Hinton rolünde.

Hem Bonnie, hem de Clyde’la tanışıklığı olan, hatta Bonnie ile geçici bir süre flört de eden polis memuru Ted, gelişmeler üzerine soluğu Frank Hammer’ın yanında alıyor.

 

 

 

bc-s1-elizabeth-reaser-castbio-688x1065Elizabeth Reaser: P.J. Lane rolünde.

Hırslı, çalışkan bir gazeteci olan, ancak çalıştığı gazetede oldukça sınırlanan PJ’in, Bonnie ile yaptığı bir röportaj sonrası bu ikiliye bakış açısı tamamen değişir. Ellerindeki dökümanlarla gazete sahibine rest çeken ve bu ikiliyle ilgili birçok haber yapan PJ, onları halkın gözünde sempatik bir ikiliye dönüştürür. Yazdıklarıyla ikisini daha da azılı suçlulara dönüştüreceğinden habersizdir.

Karaktere hayat veren oyuncuyu The Twilight Saga ve The Good Wife adlı yapımlardan hatırlamak mümkün.

bc-holly-hunter-castbio-688x1065

 

Holly Hunter: Emma Parker rolünde.

Bonnie’nin annesi. Kızı için en iyisini istiyor. Bunun Clyde olmadığını düşünüyor.

 

bc-dale-dickey-castbio-688x1065

 

 

 

 

Dale Dickey: Cummie Barrow rolünde.

Clyde’ın annesi. Oğlu için en iyisini istiyor. Bunun Bonnie olmadığını düşünüyor.
bc_05232013_at_12294Burada tanıtımın sonuna gelirken kişisel fikrimi de paylaşmak isterim.

İzlemeden önce hikayeyi kabaca biliyordum, ancak ayrıntılarına vakıf değildim. Belki de bu yüzden beklediğimden daha fazla keyif aldığım bir yapım oldu. İki oyuncu da karakterlerinin hakkını fazlasıyla verdiler. Bitiş müziği eşliğinde esas Bonnie ve Clyde’ın resimlerinin ve olay anı fotoğraflarının izleyiciyle paylaşılması hoş olmuş. Tüm izlediklerinizin gerçek hayattan alıntı olduğunu son bir kez daha yüzünüze çarpıyor. Diziyi izledikten sonra Bonnie ve Clyde’ın hikayesini Wikipedia’dan okuduğum için olayların neredeyse birebir aktarıldığını söyleyebilirim.

Güzel bir mini dizi arayanlara, biyografilerden hoşlananlara tavsiyedir. Aşağıdaki fotoğraflar gerçek Bonnie ve Clyde’a ait fotoğraflardır. Beraberinde dizideki karakterlerimizin benzer pozlardaki fotoğrafları mevcuttur.

bonnie-and-clyde-ratings-618x400 mushnickcover VIP_GRAINGER03_1208133

Tanıtım Filmleri

 

 

 

 

 

BonnieAndClyde2013_DVD

İzleyecek olanlara keyifli seyirler…

 

AMC’nin Halt and Catch Fire Dizisinin Yapımcı ve Oyuncularından Açıklamalar

$
0
0

hacf2AMC’nin teknolojik dönem dizisi Halt and Catch Fire, teknoloji dizi ve filmlerinin büyüyen sayfasının son üyesi.

Daha çok zombiler, uyuşturucu satıcıları ya da reklam şirketi yöneticileri ile ünlü kanal için bu dizi, yeni bir dünyanın kapılarını açıyor olabilir ancak bu dünya dizi ve sinema izleyicileri için oldukça tanıdık. Elbette ki yakın zamanda başlayan ve HBO’da yayınlanan Silicon Valley dizisi ve The Social Network, Jobs ile Aaron Sorkin’in hazırladığı Steve Jobs filmi gibi filmler sayesinde. Kendini bu kalabalık alanda biraz farklı kılmak isteyen Halt, ringe daha erken bir çağda – 1980’lerde – çıkmaya karar vermiş.

hacfYapımcılar Chris Cantwell ve Chris Rogers bu projeyi yazmak için masaya oturduklarında kendilerine basit bir soru sormuşlar: Teknolojinin hayatımızın her tarafına karıştığı bugünkü dünyaya nasıl geldik? İkili, bu teknolojik ilerlemeyi harekete geçiren özel dönüm noktası olarak 80’lerin kişisel bilgisayarcılık dalgasını belirlemişler.

“Çağdaş durumumuzu inceledikçe ve çevrimiçi dünyamızda birbirimizden ne kadar uzaklaştığımızı düşündükçe, bu konu kafamızda yer etti.” diyor Rogers ve ekliyor; “Küçük David’lerin zamanın Goliath’ı olan IBM’yi devirmesinin hikayesini anlatmak istedik.”

hacf5Çalışan bir anneye dönüşmüş eski bilgisayar dâhisi Donna Clark’ı oynayan Kerry Bishe’nin ise teknoloji temalı dizi ve filmlerin yükselişi hakkında kendine ait bir teorisi var: “Köken hikayelere yatırım yapma gibi bir fikir var. Şu anda içerik oluşturan insanların çoğu, dünyayı değiştiren bu teknolojik devrimin başlangıcında çocuktu.” diye tahminde bulunuyor. “Geldiğimiz dünyayı anlamak istiyoruz ve belki de bu, bize şu anda kim olduğumuz ve gelecekte nereye gideceğimiz hakkında fikir verebilecek.”

İkisi de 30’lu yaşlarının başında olan Cantwell ve Rogers da benzer şeyler söyleyip özellikle büyüdükleri dünyayı incelemek istediklerini belirttiler. Cantwell altı haftalıkken babası sistem yazılımları satıcısı olarak bir bilgisayarcılık işi bulduğunda Dallas, Texas’a taşınmış: “Eve getirdiği şeyler bir çocuk olarak beni etkiledi.” diyor.

hacf4Yapımcılar kendi deneyimlerinin dışına da çıkmışlar. İkili, o dönem hakkında toplayabilecekleri her şeyi toplamak için Los Angeles Merkez Halk Kütüphanesi’ne çok sayıda ziyarette bulunmuş ve Electronic Data Systems’tan, Texas Instruments’a ve Exxon Mobile’a birçok şirket hakkında kitaplar okumuşlar.

Ayrıca daha önce kişisel bilgisayarların patlama yaptığı dönemde IBM’de, Apple’da ve Lotus’da çalışmış olan teknik danışmanlar getirip oyuncularını ilham almaları için teşvik etmişler. Örneğin cesaretini kaybetmiş dahi mühendis Gordon Clark’ı oynayan Scoot McNairy, o zamanın büyük endüstri oyuncularının kişiliklerini – hem davranış hem de mizaç bazında – öğrenmek için Microsoft’un Carl Ledbetter’ı ile görüşmüş.

hacf6Danışmanlar teknik tavsiyeler vermenin ötesinde, tüm o teknolojik değişikliklerin merkezindeki insan mücadelesini aydınlatmada yardımcı olmuş. Cantwell ve Rogers da bu mücadelenin dizilerinin kalbini oluşturduğunda ısrarcı. “Tam olarak bilgisayarlar hakkında değil.” diye ekliyor Jobs-vari, kurnaz ve ileri görüşlü Joe MacMillan’ı oynayan Lee Pace. “İnsanlar hakkında. Girişimcilik hakkında. Emek hakkında.”

Halt and Catch Fire, 1 Haziran Pazar akşamı, AMC’de yayın hayatına başlayacak.

Not: İlk bölüm erkenden nete verildiği için ulaşılabilir durumda. Hatta Türkçe altyazısı da çıktı.

Cranford — Tanıtım

$
0
0

Cranford1840 yılları Cranford’a hoşgeldiniz… Kendi yağında kavrulan kırsal bir İngiliz kasabası geleneksel görgü kuralları içersinde yaşamını sürdürürken, bir yandan da dedikodunun günlük hayatta etkisini hiç kaybetmediği bir yer; işin eğlencesi de burada zaten. Öte yandan yaklaşan demiryolu inşaatı, kasabanın modernizasyonu için önemli bir adım olsa da tutucu kasaba halkı bu durumdan hiç hoşnut değil.

cranford2Dizi, İngiliz edebiyatının en ünlü kadın yazarlarından Elizabeth Gaskel‘in Cranford romanı ve arkasından gelen iki kısa öykü Lady Ludlow ve Dr. Harrison’ın İtirafları‘na dayanılarak hazırlandı. Diziyi anlatmak için yazara ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Yazarın romanlarındaki en önemli özelliklerinden biri karakterlerine hiç acımamasıdır. Her şey güllük gülistanlıkken ve daha ne olduğunu anlayamadan karakterleri gereksiz yere öldürürken, bazen de onlara acı çektirerek öldürmesiyle ünlüdür. O yüzden dizide de olduğu gibi hiçbir karakterin koltuğu sağlam değildir.

Yazar, sanayi devriminin gerçekleştiği Victoria Dönemi yazarlarındandır. Toplumun çeşitli tabakalarındaki çelişki ve çatışmalar romanlarında önemli bir yer tutar.  Bu keşmekeşlikten nasibini alan hayat portlerine de detaylıca değinir. Romanlarındaki  kadın karakterler, Cranford’da da olduğu gibi en ön saflarda yerlerini alırlar. Dönemin mantık çerçevesi içerisinde yapılan sevgisiz ve ruhsuz evliliklerine ise Cranford’da rastlayamayız.

Dizi toplamda iki sezondan oluşuyor. İlk sezonu 2007 yılında BBC ekranlarında 5 bölüm olarak yayınlandı. İkinci sezon 2009 yılında Return to Cranford adı altında 90’ar dakikalık iki bölüm olarak ekranlara gelip yayın hayatını tamamladı. İlk bölümüyle 8,43 milyon izleyiciyi ekran başına topladı. Son bölümünü ise 7,26 milyon kişi izledi. Dizi aynı zamanda 2010 yılında, Amerikan PBS kanalında da yayınlandı. Cranford üç dalda Golden Globe, 8 dalda ise Emmy adaylığına layık görüldü. Eileen Atkins ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu‘ dalında Emmy ödülünü kazandı.

685-474_Cranford_25609_9402WEB

KARAKTERLER 

Jenkyns’lerin Evi

char_lg_djenkyns

 

Deborah Jenkyns – Eileen Atkins

Napolyon Savaşları’nın ilk yılllarında büyüdü. Katı bir mizacı olan Deborah’ın Cranford’daki diğer kadınların üzerinde hakimiyeti var. Kasabanın da bir nevi manevi koruyucusudur. Daha önce hiç evlenmemiş olan Deborah, kızkardeşi Matilda ile birlikte yaşıyor.

 

 

char_lg_mjenkyns

 

Matilda Jenkyns – Judi Dench

 

Bu karakter için yazar Elizabeth Gaskell’in tanımını kullanalım: “Matty’nin asi ruhu yıllar önce ezildi. Şimdi  kızkardeşi Deborah’ın hizmetinde ona sadık kalmıştır.”

 

 

char_lg_msmith

 

Mary Smith – Lisa Dillon

Jenkyns’lerin evinde kalan Marry Smith, sekiz yaşındayken annesi ölmüş, babası da yeniden evlenmiş. Biraz tartıp biçmeden kurduğu cümleler başına iş açabiliyor. Üvey annesinin evlendirme gişimlerinden biraz rahatsız olmuş olacak ki yaşadığı Manchestar’dan soluğu Cranford’da almış.

char_lg_martha

 

Martha – Claudie Blakley

 

22 yaşındaki Martha, Jenkyns hanesinin hizmetçisidir. Kasabanın geleneksel ahlak kuralları içinde yaşayan kadınlarından kaba yapısıyla ayrılsa da özünde dürüst bir karakterdir. Sevgilisi Jem Hearne ile gizli kapaklı ilişkisi vardır.

 

char_lg_jhearne

 

Jem Hearne – Andrew Buchan

Dullarla çevrili bu kasabada genç haliyle kadınlar arasında popüler bir erkektir. Bir marangoz olan Jem, az yukarıda değindiğimiz gibi Martha’nın erkek arkadaşıdır.

 

 

Hanbury Malikanesi

char_lg_ladyludlow

 

Lady Ludlow – Francesca Annis

Hanbury malikanesinin sahibi bir aristokrat olan Lady Ludlow’un oldukça katı kişiliğinin altında bizleri şaşırtan şefkat kırıntılarıyla da karşılaşabiliyoruz. Statükocu yaklaşıma sahip, dönemin mevcut düzenini bozan her şeyi tehlike olarak görür. Fakat değişimin karşısında kim durabilir ki?

char_lg_ecarter

 

Edmund Carter – Philip Glenister

Lady Ludlow’un sadık hizmetkarı olan Edmund, mevcut düzene saygı duyan ama bunun yanında reformcu bir kişiliktir. Dönemin işçi ve fakir kesimine eğitimin hak olarak görülmediği ülkede küçük Harry’nin ücretsiz eğitim alması için var gücüyle çalışır.

 

 

Kaptan Brown’un Evi 

char_lg_capbrown

 

Kaptan Brown – Jim Carter

İki kızı ile yeni taşındığı Cranford’da kadınlar arasında kısa zamanda saygınlığını kazanmış eski bir askerdir. Brown’u patavatsız bir karakter olarak tanımlayabiliriz.

 

 

char_lg_jbrown

 

Jessie Brown – Julia Sawalha

Yatalak olan kızkardeşinin bakımı ile oldukça özverili bir şekilde ilgileniyor. Evlilik yaşı geçmiş olan Jessie’nin bu uğurda tek ümidi Binbaşı Gordon’dur.

 

 

Rahip Hutton’ın Evi

char_lg_revhutton

 

Rahip Hutton – Alex Jennings

Hutton, karısı altı yıl önce ölmüş, dört çocuk sahibi bir adamdır. Dini inançları ile babalık görevleri arasında hassas bir denge gözetir.

 

 

 

char_lg_shutton

 

Sophy Hutton – Kimberley Nixon

Rahibin en büyük kızı olan Sophy. Annesi ölünce, kardeşlerinin (Helen, Lizzy ve Walter) sorumluluğu kendisine kalır. Doktor Harrison ile aralarında kısa zamanda bir duygusal yakınlaşma başlar.

 

Cranford’un Doktorları

char_lg_drmorgan

 

Dr. Morgan – John Bowe

Kasabanın hasta sayısındaki artış dolayısıyla artık ihtiyaçlara cevap veremediği için kuzeni Dr. Harrison ile birlikte çalışmaktadır. Geleneksel eski kafa tıp anlayışıyla artık zamanın çok gerisinde kalmıştır.

 

 

char_lg_fharrison

 

Dr. Frank Harrison – Simon Woods

Genç ve nitelikli bir doktor olan Harrison, bu haliyle kasabanın kadınları arasında yeni bir beğeni ve dedikodu malzemesi haline dönüşür. Modern tıbbın yenilikleri ile donanımlı Harrison, zaman zaman Brown ile ters düşer.

 

Tomkinson’ların Evi

char_lg_atomkinson

 

Augusta Tomkinson – Deborah Findlay

Kasabanın kirli çıkılarından, çok tutumludur. 55 yaşında ve başından bir evilik geçmemiş.

 

 

 

char_lg_ctomkinson

 

Caroline Tomkinson – Selina Griffiths

Ablası Augusta gibi kız kurusu kalmamak için kendini baş göz etmenin telaşındadır. Doktor Harrison’ı gözüne kestirir.

 

 

Cranford’un Deli Doluları

char_lg_mspole

 

Octavia Pole  – Imelda Staunton

Kendisi için Cranford’un en ünlü dedikoducusu dersek yanlış söylemiş olmayız. Uçan kuştan haberi var. Hikayenin eğlence kaynaklarındandır.

 

 

char_lg_mrsforrester

 

Bayan Forrester – Julia McKenzie

Bu ilginç karakter de tahmin edebileceğiniz gibi kasabanın diğer dullarındandır. İlginçliği ise kızı gibi sevdiği ineği Bessie’den kaynaklanır.

 

 

 

Bir Yerlerden Tanıdınız mı?

tumblr_m7zktzYmgP1qfd6cgo1_500Çok büyük oyunculuklar ve bir o kadar da renkli karakterler bir araya gelince ortaya seyirlik bir dizi çıkmış. Çekim mekanları ve kostümler en ince ayrıntısına kadar özenle seçilmiş. İngilizlere özgü tuhaf zevkler, her yerlerinden kibarlık akan hanımefendi ve beyefendiler, hiciv ve ciddiyet arasındaki enfes denge, şaşırtan cinsel samimiyetler, daha da şaşırtıcı olan açık feminen tavırlar ve çok daha fazlasını Cranford’da bulabilirsiniz.

Cranford kadınları,

Süslü başlıklarıyla hanımefendi amazonlar,

Ümitsiz aşklarıyla açarken kurumuş güller,

Dedikoduda sınır tanımayan leydiler,

Ortalığı karıştırmakta bir numaralar,

Dostları söz konusu olunca anaç yırtıcılar,

Geleneklere bağlı ve saati şaşmayanlar,

Muzip, deli dolu bir o kadar da ölçülüler…

Her bölümü film… İnsanın içine işleyen karakterler, mekanlar…

Cranford kapalı bir dünya eğer kapısını aralamazsanız şenliği kaçırırsınız…

İyi seyirler… Alıntı

18006_900c-running

 Fragman 

The Paradise || Tanıtım

$
0
0

theparadise1875 yılının İngiltere’sine gidiyoruz. Yavaş yavaş filizlenmeye başlayan alışveriş kültürü, büyük ölçekte kurulan ilk mağaza The Paradise ile şekilleniyor. Emily Zola‘nın Paris’te geçen Au Bonheur Des Dames romanından uyarlanan dizide bolcana aşk üçgeni, entrika, sosyal komedi, gizem, yani anlayacağınız bir pembe dizide ne ararsanız bulabileceğiniz bir hikaye dizini ile karşılaşıyorsunuz. Birinci sınıf kostüm tasarımı ve dönemin tüm atmosferini soluyan mekan seçimleriyle öne çıkan yapımı gelin daha yakından tanıyalım.

Paradise-the-paradise-bbc-tv-show-34730734-1920-1080

Yayın Bilgileri

25 Eylül 2012’de BBC ONE‘da yayın hayatına başlayan The Paradise, iki sezon olmak üzere toplamda 16 bölüm yayınlandı. Masterpiece yapımı olan dizinin yapımcı koltuğunda, Lark the Rise Candleford‘un da yapımcıları olan Susan Hogg ve Bill Gallagher yer alıyor.

2812502-low-the-paradise

KONU

The Paradise’ın bulunduğu yerde daha önceleri Emmerson adında tuhafiyecilik yapan bir dükkan yer alırmış. Emmerson’ların kızı ile evlenen John Moray, sıradan bir ticaret adamı iken zamanla büyük patron Emmerson’un ölmesi ile işlerinin başına oturur. Kısa bir  zaman sonra ise kaza sonucu karısı da ölür. Atılgan ve hırslı yapısı ile işleri genişletip büyük bir mağaza kuran Moray, çevredeki küçük ölçekli dükkanların da işlerini bitirir. Mali açıdan Glendenning Ailesi’ne bağlı olan Moray, ailenin kızı Katherine ile de evlilik planları yapmaktadır.

Kuzeydoğu İngiltere’nin mekan alındığı bu küçük dünyanın içine, taşra kasabası Peebles’tan tuhafiyeci dükkanı olan amcasının yanına çalışmaya gelen Denise dahil olur. The Paradise’ın çevredeki küçük esnafın işlerini bitirmesi Denise’ın amcasını da etkilemiştir. Ona kendi yanında iş veremez. Son çaresi The Paradise’ta iş bulmaktır. John Moray’ın kısa sürede dikkatini çeken Denise işe alınır. Mağazada parlak fikirleri sayesinde sivrilir. Öte yandan Moray’in evlilik hazırlığı yaptığı Katherine’in kıskanç tavırları ve diğer mağaza çalışanı Clara’nın rekabetçi tutumu ile başa çıkmak zorundadır.

Karakterler

Joanna_Vanderham_2706784bDenise

Daha önce mağazacılık deneyimi olmayan Denise’in kendini kabul ettirme süreci sıkıntılı geçer. Tuttuğunu koparan sezgisel satış iç güdüsüyle kısa sürede Moray’in dikkatini çeker. Bulunduğu ortama neşe veren cana yakın bir kişiliğe sahip Denise ile Moray’in arasında gizliden gizliye bir duygusal çekim de oluşmaya başlamıştır.

Bu rolde The Runaway‘deki oyunculuğu ile 2012 yılında Uluslarası Emmy Ödülleri’nde en iyi aktris dalında adaylığı bulunan, Dancing on the Edge‘den de hatırlayabileceğimiz Joanna Vanderham yer alıyor.

p01jm27bJohn Moray

Çoğu zaman tatminsiz ve sıkıntılı tavırlarının odağındaki Moray, işlerini büyütmek için evlilik hazırlığı yaptığı Katherine’ın babasından mali konularda yardım istemektedir. Katherine’e karşı duygusal anlamda bir şeyler hissetmediği halde paranın musluğunun kesilmemesi için ilişkiyi devam ettirir. Yakın zamanda gizemli bir şekilde ölen karısının lafını etmez ve mağaza içinde dedikosunun yapılmasını da yasaklamıştır.

Moray’i Game of Thrones, Lip Service ve Labyrinth‘deki oyunculuklarından hatırlayabileceğimiz Emun Elliott canlandırıyor.

p01hg6z7Katherine Glendenning

Glendenning Ailesi’nin kızı olan Katherine, el üstünde gözde bir bekar olan Moray’e sırılsıklam aşıktır. Sık sık kıskanç tavırları ile karşılaştığımız bu karakteri, en iyi Harper’s Island‘dan hatırlayabileceğimiz Elaine Cassidy canlandırıyor.

p01hg6xjDudley

Mağaza müdürü olan Dudley’in aynı zamanda Moray ile uzun zamandır devam eden bir dostluğu da vardır. Temellerini beraber attıkları The Paradise içinde dönen bazı kirli kapaklı işlere Moray onu bulaştırmaz. Daima sadık tutumu ile tanıdığımız karakteri, Misfits ve The Mill‘den tanıyabileceğimiz Matthew McNulty canlandırıyor.

p01j0lyhBayan Audrey

The Paradise bayan giyim bölümünün şefi olan Audrey’i disiplinden taviz vermeyen kişiliği ile tanıyoruz. Müzmin bekar Audrey’nin Denise’in amcası Audrey ile geçmişte üstü kapalı kalmış bir ilişkileri olmuş.

Burada Audrey’i canlandıran Sarah Lancashire‘a ayrı bir paragraf açmamız gerekiyor. Rolüne kendini adamış mükemmel bir oyunculuk sergiliyor. Onu izlemek ayrı bir zevk, ne denli iyi bir karakter oyuncusu olduğunu, Five Daughters ve Happy Valley dizilerini izleyerek sizler de şahit olabilirsiniz.

p01hg71yClara

Moray ne adammış diyeceksiniz eminim, evet Clara ile de yakınlığı var. Daha ziyade duygusal olmayan Clara’nın zorlamalarıyla süregelen bir durum. Denise’i ise hiç çekemez ve sürekli aşağılayan tavırlı hareketlerle yaklaşır. Bu rolde Sonya Cassidy yer alıyor.

p01j0m1sJonas

Elinde tuttuğu not defteriyle mağazada olan biteni rapor edip, her kapı ve her delikten karşımıza çıkıyor. Moray’in gözü kulağı olan Jonas, üstü kapalı işlerin de halledicisi konumunda. The Paradise’a kendini adamış bu karakteri usta oyuncu David Hayman canlandırıyor.

p01j0lzlSam

Mağazanın çapkınını oynayan Sam rolünde Threesome, The Escape Artist ve Bluestone 42‘den tanıyabileceğimiz Stephen Wight yer alıyor.

p01j0m0nEdmund Lovett

Denise’in amcası olan Edmund, The Paradise gibi büyük bir mağaza karşısında direnemeyince işleri bir hayli zayıflamış. Yine de dükkanını ayakta tutmak için çabalıyor, kimi zaman Denise’in parlak fikirleri ile amcasına yardımı dokunuyor. Bu rolde mini dizi Titanic ve Hitt&Miss‘ten hatırlayabileceğimiz Peter Wight yer alıyor.

03_02_103MBLord Glendenning

Kasabanın bir nevi para babası, Moray’in sürekli peşinden ayrılmadığı bir karakter. Kızı Katherine’in Moray ile arasındaki ilişkiyi uzaktan izleyip pek tasvip etmiyor. Bu rolde Hunted ve Game of Thrones‘ta karşımıza çıkmış olan Patrick Malahide var.

paradise 4

Yazarın Notu

Downton Abbey ve Mr.Selfridge izleyip beğenenleri buraya davet edelim. The Paradise tam size göre, özenle hazırlanmış kostümler ile iç ve dış mekan kaliteli çekimlerinin harmanlandığı güzel bir dizi sizleri bekliyor. İyi eğlenceler…

Fragman

 

 

 

Mr. Selfridge || 3.Sezon || Nerede Kalmıştık?

$
0
0

mr-selfridge-52de9e2b9e4bcUmut ve romantizmin fantastik bir karışımını sunan Mr.Selfridge’in 3. sezonuna geçtiğimiz hafta merhaba dedik. Her zaman hareketli ve şıkır şıkır bir atmosfere sahip olmuş dizimizi, en son 1. Dünya Savaşı’nın ortasında bırakmıştık. Yeni sezonla birlikte hikaye bu sefer bizi 1919 yılında karşılıyor. Bu bildiri ilk iki sezon ile ilgili kısa bir toparlama, yeni sezonu nasıl açtığımız ile ilgili bilgiler ve diziye yeni katılan karakterleri tanıyabileceğiniz şekilde hazırlanmıştır. Dizinin tanıtımına şuradan ve bu bildirinin 2. sezon formatına ise buradan ulaşabilirsiniz.

ispiyon2

1. Sezon

mast-selflridge-twitter-hires

İlk sezonu 1909 yılında, Amerikalı girişimci Harry Selfridge’in karısı ve dört çocuğuyla birlikte geldiği Londra’da mağazasının temellerini atarken karşılamıştık.

Şarkıcı Ellen Love ile yaşadığı aşkla gündemimizi meşgul eden Selfridge’in alkol ve kumar problemleriyle de başı belaya girmişti. Geçirdiği araba kazası sonucu bir süre komada da kalmıştı.

Tüm bu problemler sonucu iyice bunalan karısı Rose Selfridge, çocuklarını alıp Amerika’nın yolunu tutmuştu.

2. Sezon

mezzanine_449

Bu sefer 1914 yılında izleyicisine merhaba diyen dizi, mağazanın 5. yıl kutlamaları ile bizleri karşıladı.

Karısı Rose’un kendisinden uzaklaşmasıyla iyice bunalan Harry, onu geri kazanmanın yollarını aramaya başlar. Özel hayatına da verdiği çeki düzen ile bunu zor da olsa başarır.

Öte yandan 1. Dünya Savaşı’nın etkilerini yoğun bir şekilde hisseden mağaza için işler her zamankinden daha zor geçer. Erkeklerin silah altına alınması ile çalışacak işçi bulmakta zorlanan mağaza, zoraki olarak da olsa kadın işçiler ile bu açığı kapatmaya çalışmıştı.

3. Sezon

Mr-Selfridge-3-1-funeral

3. sezonu bir hayli hüzünlü bir cenaze sahnesiyle açtık. Aslında bunun geleceğini de biliyorduk. Çünkü geçen sezon Rose Selfridge’in bitmek bilmeyen öksürüklerinin nedeninin, elim bir hastalık sonucu olduğunu öğrenmiştik. Finalde ise ölümünün yakın olduğunu anlayan Rose, kocası Harry’ye de durumu açıklamıştı. 1918 yılında yaşanan bu ölümün, aile üzerinde muhtemelen yaratmış olduğu hüzünlü tablo seyirciye yansıtılmamaya karar verilmiş. Öyle ki kısa bir cenaze merasimi görüntüsü sonrası 9 ay sonrasına gidiyoruz.

mr_selfridge_series3_episode1_23-e1421253825999

Mağazayı kurulduğundan beri  ilk defa kapalı olarak karşılıyoruz. Bay Crabb’ın bu duruma içerleyen söylemlerinden ne kadar sinirli olduğunu çıkartmak hiç de zor değil. Ama güzel bir nedenden dolayı kapalıyız. Selfridge’lerin büyük kızı, babasının biricik gözdesi Rosalie, Rus aristokrasisinden Sergei Bolatoff ile evleniyor. Çapkınlığıyla nam salmış bu Rus prens aynı zamanda bir pilot. Sergei ailenin içine kısa zamanda çabucak girmiş. Buna da Rosalie’nin annesini kaybetmesi ile hayatında oluşan duygusal boşluğu aceleyle kapatmak istemesi neden olmuş gibi görünüyor. Harry Selfridge ise bu ani alınan evlilik kararından pek memnun değil. Sergei’yi güvenilmez bulup geçmişini yeteri kadar araştırmadığından pişmanlık duyup hayıflanıyor. Bu yüzden onunla birlikte girmeyi planladığı havacılık sektöründe işleri ağırdan almaya başlıyor.

99158

Selfridge’in kızları Rosalie ve Violette’nin çocukluktan çıkıp genç birer kız olmuş hallerini, gerçek hayatta da kardeş olan Kara ve Hannah Tointon canlandırıyor.

24E1B94D00000578-0-image-m-7_1422219291078

Sergei’nin annesi Rus prenses Marie De Bolatoff rolünde Agatha Christie Poirot’dan hatırlayacağımız Zoë Wanamaker var. Oğlu Sergei’yi ise Leon Ockenden canlandırıyor.

mr_selfridge_series3_episode1_06

Geçtiğimiz sezon finalinde Agnes ve Henri  nihayet birbirlerine aşklarını ilan etmişlerdi. Henri’nin Fransa saflarında 1. Dünya Savaşı’na katılması, gelecek güzel günlere kısa bir ara olarak gözükmüştü. 3. sezonla birlikte bu ikili güzel bir evlilik ile birlikteliklerini taçlandırdılar. Ama her şey toz pembe değil, savaş Henri’den bazı şeyleri alıp götürmüş. Savaşa dair gördüğü ızdırap verici halüsinasyonlar, olası ruhsal çöküntünün hiç de uzak olmadığını gösteriyor.

mast-selfridge2-bts-characters-kitty-agnes

JS54536262Kitty ise sonunda muradına ermiş. Frank Edwards ile evlenerek bir hanımefendi olmuş. Bu sezon Kitty’nin başa bela kızkardeşi, tam bir erkek fatma olan Connie ile tanışıyoruz. Şimdilik ablası ile birlikte kalıyor. Frank’in bu durumdan hiç hoşnut olmadığını söyleyebiliriz. Connie,  aynı ablası gibi Selfridge’lerde çalışmaya başlamış.

Connie’yi, My Mad Fat Diary ve The Mill‘den hatırlayabileceğimiz Sacha Parkinson canlandırıyor.

67999

Dizimizin bahtsızlarından Bayan Mardle’i geçen sezon oldukça mutlu bırakmıştık. Genç aşığı Florian’a karşı hapsettiği duygularını azat edip ona tamamen teslim olmuştu. İlk sezon Bay Grove’un ona attığı kazığı, bu sefer de Florian’ı savaşta kaybederek hayattan yemiş oldu. Yani Mardle gene yalnızları oynuyor.

Trystan-gravelle-victor-colleano-mr-selfridge

Victor’ı ise Agnes’e yaptığı ilan-ı aşk ve onun neticesinde aldığı ret cevabıyla oldukça yıkılmış bir halde bırakmıştık. Yeni Victor hayattan beklentilerini yükseltmiş görünüyor. Bir gece kulübü işletmeye başlamış. Cazın yavaş yavaş popüler olmaya başladığı tarihlerde, bir grup ile anlaşarak bu müziği müşterileri ile buluşturmaya karar veriyor. Anlayacağınız Treme gibi olmasa da bu sezon kulaklarımızın pasını silebilecek tınılar duyabileceğiz.

Her şey yolundaymış gibi gözükse de Victor’un başında onu haraca bağlamış bir polis var. O dönemde saat 9’dan sonra var olan içki yasağının delmenin yolu rüşvetten geçiyor.  Fakat buradaki polis biraz açgözlü, Victor’un iliğini kurutmaya kararlı görünüyor.

Öte yandan Agnes’in kardeşi George’u, Victor’un gece kulubünde kendine yer edinmeye çalışırken görüyoruz.

mr_selfridge_lord-loxley

Sıra geldi Lord Loxley’e. İntikam duygusu içini kemirmiş bir şekilde Londra’ya tekrar ayak basıyor. Aslında yeni sezonda onu bekleyenlerin sayısı çok azdı. Anlaşılan senaristler onu hikayeye tekrardan dahil etmek istemişler.

Karısı Lady Mae ile ayrılmalarının tek sorumlusu olarak gördüğü Harry Selfridge’e karşı bazı planları var. İlk icraat olarak damadı Sergei’yi ayartmaya çalışıyor.

MR_SELFRIDGE_SERIES2_EP1_30

Reyting Tablosu

3. sezonu ilk iki sezona göre düşük açan dizi, 3.8 milyon izleyici ile %15.3’lük bir izlenme oranı yakalamış. Karşısındaki güçlü rakibi Call The Midwife‘ın 9 milyon izleyici ile %34.5’luk bir oran yakaladığını belirtip, dizinin rakamlarına fazla yüklenilmemesi temennisinde bulunalım. Umarımız önümüzdeki günlerde ITV 4.sezon onay haberiyle dizinin hayranlarını mutlu eder. Keyifli seyirler…

3.Sezon Fragman

 

 


The Americans || Tanıtım

$
0
0

fx-series-the-americans-posterYıl 1981, burası Washington… Son zamanlarda buralarda güvenebilecek insan sıkıntısı çekiliyor. Devletin üst kademesinde çalışan bir bürokrat, mesai saati bitiminde bir barda günün yorgunluğunu atarken ona kur yapan kadının cazibesine kapılmakla kendisini satranç tahtasında bir piyon olarak bulabilir. Sayısı kestirelemeyecek derecede fazla stratejik hamlenin yapıldığı bu oyunun asıl ismi ise Soğuk Savaş!

the_americans_tv_keri_russell_matthew_rhys_filmoa

YAYIN BİLGİLERİ

30 Ocak 2013’te Fx‘te yayın hayatına başlayan The Americans, aldığı olumlu tepkiler üzerine 2. sezon onayını çok geçmeden kaptı. Sezonları 13’er bölüm olan dizinin hali hazırda 3. sezonu yayınlanıyor. Kısa bir süre önce de 4. sezon onayını aldı.

Dizinin yaratıcısı olan Joseph Weisberg eski bir CIA ajanıdır. Daha önce bir kaç bölüm Damages ve Falling Skies‘da senaristlik yapmıştır.

SH016169800000

KONU

Hikayemiz dünyanın kutuplaşmayla doğu ve batı bloğu olarak ikiye ayrıldığı bir dönemde geçiyor. A.B.D. başkanlık koltuğuna Ronald Reagan’ın oturmasıyla ikili ilişkilerde gergin bir döneme girilir. Biz ise hikayenin bu tarafında, olaylara iki Sovyet KGB ajanın hayatları üzerinden dahil oluyoruz.

Amerika’nın dört bir yanına dağılmış olan bu Rus ajanlar, süper gizli kimliklere sahiptirler. Tek bir kelime Rusça konuşmaları dahi yasaktır. Bir Amerikalı’dan daha iyi olan İngilizceleri ile toplum içine kaynaşıp farkedilmeden yaşarlar. Yerel yaşam tarzına uyum sağlarlar. Burada bir aile kurup, çoluk çocuğa karışıp normal bir hayat sürerler. Kimliklerini ise çocuklarından dahi saklarlar. Son derece tehlikeli olan istihbarat toplama işlerinin yanı sıra, kendilerini gizlemek için sıradan birer işe de sahiptirler. FBI ise yavaş yavaş onlardan haberdar olmaya başlamıştır.

TheAmericans_2_1280-1412975687829

The Americans’ta bu ajanlardan Philipp ve Elizabeth Jennings hikayemizin merkezinde yer alıyor. Washington’da sıradan bir banliyö kasabasında iki çocuğuyla yaşayan bu çift, dışarıdan bakıldığında gayet normal bir yaşam tarzına sahiptirler. Oysa, aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Oldukça tehlikeli görevlerin verildiği bu ikilinin bir sonraki güne sağ çıkacağının hiçbir garantisi yoktur. Özellikle üzerlerinde artan FBI baskısına karşı zor günler de başlamıştır.

563271_483206681741016_1985291968_n

Diziyi anlamak için kısaca KGB’nin de nasıl bir oluşum olduğunu bilmek gerekiyor. Bazı görüşlere göre S.S.C.B.’nin idaresi tek bir örgütün elindeydi. Bu örgütün adı da KGB idi. Bu nedenle örgütü sadece istihbarat teşkilatı olarak değerlendirirsek hata etmiş oluruz.

Tüm dünyaya örümcek ağı gibi yağılmış ajanlarını oldukça disiplinli, katı bir eğitim sürecinden geçirirler. Bu eğitimlerin belki de en vurucu örneğinden bahsetmek gerekirse; bir kadın KGB ajanı eğitiminde yüzlerce erkek ile cinsel münasebete (bazen uygulamalı tecavüz) girmek zorundadır. Sahada istihbarat toplarken bir çok erkekle yapmak zorunda olduğu iş için önceden bu şekilde eğitilir. The Americans’ta da bu konuya Elizabeth Jennings üzerinden değinilir.

JENNINGS’LER

entertainment-americans2

Jennings’lerin Amerika’ya adım attıkları ilk günün sonunda aralarında geçen diyolog;

Elizabeth: Şimdiye kadar burayı nasıl buldun?

Philip: Bize anlatılandan daha farklı, aydınlık ve huzurlu buldum.

Elizabeth: İnsanlarında zayıflık var. Bunu hissediyorum.

the-americans-wedding_Fotor_Collage

web_cast_detail_series_dktp_kerirussell_theamericans

Elizabeth Jennings

Ülkeme ihanet edeceğime her şeyimi feda ederim. Gerekirse hapse girerim, hatta canımı bile veririm.

Elbette bu ajanlar görevlerinin getirdiği sorumluluğa paralel olarak, belli bir ideolijiyi savundukları için bu görevi kabul ederler. İşte Elizabeth’in hem söylemleri hem de hareketleriyle bu ideoljiyi kocasından daha fazla savunduğunu her fırsatta hissederiz. Kocası taraf değiştirme fikrini açıklarken, suratında yediği okkalı tokat bu duruma verebileceğimiz en iyi örnektir.

Elizabeth herşeyden önce bir annedir. Tüm tehlikeli görevlerinin arasında çocukları Paige ve Henry’i ihmal etmemeye çalışır. Buradaki ironi ise, çocuklarının koyu bir şekilde savunduğu ideolojik sistemin düşman tarafında eğitim görmeleridir. Onların kafasında oluşan fikirleri kabul etmekte zorlansa da rolüne devam etmek zorundadır.

Karakteri, çoğunluğun Felicity ile hafızalarına yer etmiş Keri Russell canlandırıyor.

vuecover23tvf-1-web_Fotor_Collage

web_cast_detail_series_dktp_matthewrhys_theamericans

Philip Jennings

Ülkesine bağlılığı konusunda yumuşak bir karına sahiptir. Aslında açığa çıkma tehlikesine karşın, ailesini korumak adına zaman zaman gelgitler yaşıyor da diyebiliriz. Amerikan yaşam tarzını daha bir özümsemiş ve ayak uydurmuştur. Bunda görevinin getirdiği sorumluluk kadar, burada yaşamanın verdiği hoşnutluk da rol oynar.

Elizabeth ile görevleri icabı evlenip aile kurmuşlardır. Bu sıradışı durumu kabullenip, evlilikte daha fazla duygusal bağlılığa sahip olan ve kendini bu yönde daha çok ifade eden taraftır. Beraber bir seyahat acentasında çalışırlar. Bu, onlara gerçek işlerini gizlemede yardımcı olur.

Karakteri, en iyi Brothers and Sisters ile hatırlayabileceğimiz Matthew Rhys canlandırıyor.

web_cast_detail_series_dktp_hollytaylor_theamericans
Paige Jennings

Paige ergenlik çağına yeni adım atmış ve beraberinde ufak tefek sorunlar çıkarmaya başlayan bir genç kızdır. Anne ve babasının KGB ajanı olduğunu bilmemektedir. Onların garip tavırları ve gece vakti görev icabı dışarı çıkmalarından hep kuşku duyar. Sorduğu sorulara da mantıklı cevap alamaması kuşkularını artırır.

Paige rolünde, taze oyunculardan Holly Taylor var.

web_cast_detail_series_dktp_keidrichsellati_theamericans

Henry Jennings

Henry de tıpkı ablası gibi olan bitenlerden habersizdir. Tek bir farkla; Paige’in ailesi hakkında içini kemiren kuşkulu durum onda yoktur. Onca sıradışılığın içinde hayat Henry için normal akışındadır.

Henry rolünde, yine daha önce bir oyunculuk deneyimi olmayan Keidrich Sellati var.

BEEMAN’LAR

225211.960x540
web_cast_detail_series_dktp_noahemmerich_theamericans
Stan Beeman

Jennings Ailesi’nin kapı komşusu olarak yeni evlerine taşınan Beeman Ailesi’nin babası Stan, aynı zamanda bir FBI ajanıdır. Süper gizli kimliklere sahip KGB ajanlarını yakalamakla görevlendirilmiştir. Stan’in FBI ajanı olması dolayısıyla Jennings’lerin eteği tutuşmuştur. Kimliklerinin açığa çıktığını düşünürler.

Stan’i, The Walking Dead‘deki konuk oyunculuğundan hatırlayabileceğimiz Noah Emmerich canlandırıyor.

web_cast_detail_series_dktp_susanmisner_theamericans

Sandra Beeman

Güney Arkansas’ta Aryan ırkı arasında gizli bir görevde üç yıl geçiren kocası Stan, bu sürede Sandra’ya vakit ayıramamıştır. Sandra bu üç yılda neredeyse kocasının yüzünü dahi zor görmüştür. Yeni görev ve yeni ev zarar gören ilişkilerini tamir etmek için Sandra’ya bir umut verir.

Karakteri, Person of Interest ve The Good Wife‘tan hatırlayabileceğimiz Susan Misner canlandırıyor.

314500

Matthew Beeman

Babasının görevleri dolayısıyla ondan uzak kalıp, annesine daha fazla yakınlaşmıştır.

Karakteri, The Leftovers ve Nurse Jackie gibi dizilerin konuk oyuncu kadrosundan hatırlayabileceğiniz Danny Flaherty canlandırıyor.

FBI KARARGAHI

Chris_AmadorChris Amador

FBI ajanı olan Chris, Stan’in de en yakın arkadaşıdır. Son dönemlerde teşkilatın gizli KGB ajan avına düşmesini eleştirir. Ona göre bu ajanlar bir hayal dünyasının ürünüdür. Kendisi Reagan politikalarına da muhalif kanattadır. Her sahnede mutlaka söyleyecek bir şeyi olan, kadınlara karşı ilgisi çapkınlık düzeyine erişmiş bu karakteri, The Last Ship ile ekranlarımıza konuk olan Maximiliano Hernandez canlandırıyor.

web_cast_detail_series_dktp_alisonwright_theamericans

Martha Hanson

Martha FBI’da sekreterdir. Philip kendini CIA’den karşı istihbarat ajanı olarak tanıtarak, Martha’dan hayati bilgiler sızdırmaktadır. KGB’nin en büyük projelerinden olan Martha’nın bu oyunda piyon olarak kalmasının anahtarı Philip’e karşı olan hislerinin karşılık bulmasıdır.

Martha’yı Alison Wright canlandırıyor.

web_cast_detail_series_dktp_richardthomas_theamericans

Frank Gaad

Frank, Stan’in emirlerini aldığı üst düzey FBI yöneticisidir. Karakteri, Richard Thomas canlandırıyor.

KGB KARARGAHI

web_cast_detail_series_dktp_annetmahendru_theamericans
Nina Krilova

Karakter hakkındaki bilgiler ilk iki bölüm için ispiyon içerir.

Sovyet konsolosluğundan çaldığı pahalı havyarları, son teknoloji müzik setleri ile takas ederek ailesine maddi yönden yardımcı olmaktadır. Son derece katı olan bir dizi Sovyet kanunu çiğneyen Nina, FBI tarafından şantaj yapılarak saf değiştirmesi sağlanır. Artık Stan’in gizli haber kaynağı olmuştur.

Karakteri, daha önce çeşitli konuk oyunculuklarda boy göstermiş Annet Mahendru canlandırıyor.

Claudia

Claudia

Karakter hakkındaki bilgiler ilk üç bölüm için ispiyon içerir.

Bir KGB gözetmenidir. Yani Jennings’lerden sorumludur. Moskova’dan gelen emirleri onlara iletmede aracıdır. Ajanlarıyla daha yakından, kişisel olarak ilgilenmeyi sever.

Caludia’yı, Justified ve The Millers‘tan hatırlayabileceğimiz Margo Martindale canlandırıyor.

ftwykZP

 

Vasili Nikoaevich

Üst düzey KGB yöneticisidir. Moskova’da nüfuzlu biri olmasına karşın, değişen dengeler karşısında dikkatli olmak zorundadır. Rahatlığına ve uçkuruna düşkün karakteri, Peter Von Berg canlandırıyor.

web_cast_detail_series_dktp_levgorn_theamericans

 

Arkady Ivanovich

Vasili’den sonra gelen KGB yöneticisidir. Daha disiplinli ve otoriter bir yapıya sahiptir. Karakteri, Lev Gorn canlandırıyor.

MÜZİKLERİ

Hikaye 80’lerde geçince, bu dönemin birbirinden kaliteli şarkılarıyla sık sık kulaklarımızın pasını da silme şansına erişiyoruz. Diziyi izlerken, önünüzdeki sahnede çalan şarkının ismini ve kimin söylediğini merak edenlerdenseniz sizi içeriye alalım.

1.SEZON

 

1.Bölüm

Harden My Heart : Quarterflash

Bölüm açılışı

Feeling Happy : Heide Pehofer

Philip (Yani Clark) Martha’yı ziyarete gider.

Queen of Hearts : Juice Newton

Philip alışveriş merkezinde kovboy çizmeleri ile dans ediyor.

In the Air Tonight : Phil Collins

Eizabeth ve Philip, taraf değiştiren KGB ajanının cesedinden kurtuluyorlar.

Roller by April Wine

Philip, alışveriş merkezinde Paige’e asılan pedofiliyi hırpalıyor.

Tusk : Fleetwood Mac

Bölüm sonu.

3.bölüm

My Only Love : Dust

Philip, Robert’tan gelen şifreli mesajı çözer.

Sunset : Roxy Music

Bölüm sonu

4.Bölüm

Pictures On My Wall : Echo And The Bunnymen

KGB iletişim evinde, masanın üzerinde bulunan onlarca telefonun çalmasıyla sahne açılıyor.

7.Bölüm

Coit Tower : Millionaire At Midnight

Kumarhane sahnesi.

8.Bölüm

Trouble Blues : McKinley Mitchell

Philip ve Martha öpüşürler.

Love Will Find a Way : Pablo Cruise

Martha müzikçalara şarkı koyar.

Siamese Twins : The Cure

Bölüm Sonu.

9.Bölüm

Good Days : The Gringos

Beeman’larda parti zamanı.

10.Bölüm

Better : Blue Shoes

Gregory barda Elizabeth ile buluşur.

To Love Somebody : Roberta Flack

Gregory vurulur.

11.Bölüm

At Midnight (My Love Will Lift You Up) [feat. Chaka Khan] : Chaka Khan & Rufus

Elizabeth ve Sandra gece kulübünde içerler.

Slap and Tickle : squeeze

Elizabeth ve Sandra gece kulübünde dans ediyorlar.

In the Dark : Billy Squier

Elizabeth The Wheel House’a gider.

Rough Boys : Pete Townshend

Elizabeth ve Richard Petterson konuşuyorlar.

12.Bölüm

Angel of the Wilderness : Craig Marsden

Elizabeth barda Sanford Prince ile görüşüyor.

Mississippi Queen : Screen Cast

Matthew, Paige’e serenat yapar.

13.Bölüm

Games Without Frontiers : Peter Gabriel

Bölüm sonunda Paige çamaşır odasını karıştırıyor.

 

2.SEZON

 

1.Bölüm

Beer Bar Blues : Lloyd Conger

Philip Afgan restoranından çıkıp arabasına biniyor.

3.Bölüm

Here Comes the Flood : Peter Gabriel

Bölüm sonu

4.Bölüm

This Little Light of Mine : Guy Carawan, The Montgomery Gospel Trio & The Nashville Quartet

Paige kiliseye katılıyor. Müzik grubuyla birlikte bu şarkıyı söylüyorlar.

Beer Bar Blues : Lloyd Conger

Philip çamaşır odasındayken radyoda çalan şarkı.

Eine kleine Nachtmusik”, Serenade in G Major, K. 525: I. Allegro : Radio Orchestra Berlin & Franz Richter

Elizabeth ve Brad müzik dükkanında albüm dinliyorlar.

I Melt With You : Modern English

Elizabeth, Philip ile çamaşır odasından çıktıktan Sonra Paige’in odasına girer.

5.Bölüm

The Gambler : Kenny Rogers

Bölümün başında, Philip ve Elizabeth bir adamı caddede koluna girip sürüklüyorlar.

6.Bölüm

Amaneci Bebiendo : Los Pamperos

Lucia ve Carl ikinci eroin alemindeler, bu da Carl’ın sonu oluyor.

7.Bölüm

Set Me Free : Utopia

Nina yalan makinasından çıktıktan sonra, Elizabeth ve Philip’in işyerine gidiyoruz.

8.Bölüm

Rock This Town : Stray Cats

Philip ve Henry, yeni arabaları Chevrolet Z28 ile eve gelirler.

10.bölüm

It Must Be Done (from “the Americans”) : Pete Townshend & Nathan B

Elizabeth, yüzme havuzunda suikast hazırlığındadır.

13.Bölüm

Twilight Zone : Golden Earring

Paige, nükleer silahlara karşı bir barış mitingindedir.

3.sezon daha sonra güncellenecektir.

225205.960x540The Americans konusuyla bir casusluk hikayesinden çok, ana karakterlerin evlilik hikayesine daha fazla yoğunlaşır. Casusluk işlerinde çoğu zaman uyum içinde çalışan Jennings’ler, aile hayatına gelince sürekli bir çatışma halindedirler. Çocukları hakkında aldıkları kararlar ilk başlarda uyumlu gözükse de bir noktadan sonra ciddi fikir ayrılıkları kaçınılmaz hale gelir.

Yukarıda yazdıklarımdan bunun bir aile draması olduğu sonucu çıkartılmasın. Soğuk savaş döneminde uygulanan politikalar, iki süper gücün kedi fare oyunu ve bir casusluk hikayesinde bulabileceğiniz abartmayan kaç-kovala sahneleri ile bu yönde de tatmin olursunuz. Kahramanlarımızın girdikleri birbirinden leziz kılıklar da cabası.
İzlemek isteyenlere iyi seyirler…

o-THE-AMERICANS-RECAP-MUTUALLY-ASSURED-DESTRUCTION-facebook

TANITIM FRAGMANI

Turn: Washington’s Spies || Tanıtım

$
0
0

imageOnların casusları var, bizim neden yok?

Her şey bu soru ile başladı. 1776 yılının sonbaharında Amerikan bağımsızlık savaşı devam ederken, bu yazılan tarihin arka odasında Culper Ring adlı amatör bir casusluk örgütünün, sancılı doğum hikayesi ile başlayan macerasına tanık olacağız. Yaşadıkları küçük kasabalarında İngiliz ordusundan bilgi sızdırmaya çalışan bu yeni yetme casuslar, görevlerinin gerektirdiği gizlilik nedeniyle çok dikkat etmek zorundalar. Çünkü majestelerine ihanetin bedeli oldukça ağır.

turnamc

KİMLİK BİLGİLERİ

Türü: Dram, Savaş

Yapımcı: Craig Silverstein (Nikita, Terra Nova, Bones) – Barry Josephson (Bones)

Sezon-Bölüm sayısı: 2 sezon 10+10

Yayın tarih aralığı: 6 Nisan 2014 — devam ediyor

Bölüm süresi: 45 dk

Yayınlandığı kanal: AMC

Uyarlandığı roman: Alexander Rose’un gerçek yaşam kesitlerine dayandırarak yazdığı Washington’s Spies: The Story of America’s First Spy Ring adlı romandan uyarlandı.

Not: İlk sezonunda “Turn” ismi ile yayınlanan dizinin adı 2. sezonda Turn: Washington’s Spies olarak değişti.

Jenerik:

turnring

KONU

New York’ta Steakuet adlı bir kasabada, tarlasında lahana yetiştiren genç çiftçi Abraham Woodhull, karısı ve çocuğuyla geçim sıkıntısı olmadan düzgün ve sade bir yaşamın hayalini kuruyor. Fakat İngilizlerin kontrolü altındaki bu kasabada içten içe yayılan adalet olgusunun noksanlığı, yavaş yavaş İngilizlere karşı olan sadakatin sorgulanmasına neden oluyor. Bu uğurda şu ana kadar savunduğu fikirleri ile çatışan Abraham, keskin bir yol ayrımına girmek üzeredir.

turnNew Jersey tarafında ise bağımsızlık mücadelesi yapan asiler, Rangers (kraliçenin koruyucusu) adı altındaki özel eğitimli birlik tarafından pusuya düşürülürler. Bu pusudan sağ salim kaçan Abraham’ın çocukluk arkadaşı Benjamin Tallmadge’dir. Her tarafta casuslarının olmasından dolayı, attıkları her adımlarından İngilizlerin haberdar olduğuna kanaat getiren Tallmadge, artık kendi casusluk şebekelerinin kurulması için harekete geçilmesi gerektiğini düşünür. Kafasında kurduğu plana göre, Steakuet’teki çocukluk arkadaşı Abraham’ı düşman hattından önemli bilgileri sızdırmak için görevlendirmeyi düşünür. Arada bir de haberci vasıtasıyla bu gizli bilgilerin taşınması gerekmektedir. Teoride basit gibi görünen bu planda bir çok noksan ayrıntı vardır. İngiliz işgalinin New York ve çevresinde başarılı olmasının akabinde temelleri atılan birlik, savaşın kaderini değiştirecektir. 

TURN

KARAKTERLER

turn1

jbell2Abraham Woodhull (Asiler Kanadı)

Jamie Bell

Sıradan bir çiftçi olan Abraham, ekinlerinin zarar görmesi ile zor günler geçirmektedir. Ailesini geçindirmekte zorlanıp, çocukluk arkadaşı Selah’a yüklü bir borcu bulunmaktadır. Öte yandan Selah’ın karısı Anna ile çocukluk aşkı olmaları nedeniyle aralarındaki kapanmayan meseleler gün yüzüne çıkmayı bekler.

Steakuet’te pek de iyi gitmeyen hayatı, çocukluk arkadaşları Benjamin Tallmadge ve Caleb Brewster’ın öncülüğündeki kurulma aşamasında olan casusluk şebekesi Culper Ring’e katılımıyla değişiklik gösterecektir. Başlarda olumsuz yaklaşır fakat Anna’nın iteklemesi ile casusluğa daha sıcak bakmaya başlar. Babasının bir Tory (İngilizlere destek veren Amerikalı) olması ise işleri daha da karmaşık bir hale sokar.


Turn_Season_1_cast_promotional_photo_7

 

Anna Strong (Asiler Kanadı)

Heather Lind

Selah’ın karısı olan Anna, Abraham ile 3 yıl önce evliliğin eşiğinden dönmüştür. Abraham ile casusluk şebekesinin içerisinde yer almasıyla, ona her zamankinden daha fazla yakınlaşmıştır.

 


Selah_Strong

 

Selah Strong

Robert Beitzel 

Setauket‘te karısıyla beraber sahibi oldukları bir barları olan Selah ile burada İngiliz bir yüzbaşı ile aralarında anlamsız bir tartışma çıkar. Kasabadaki İngiliz birliğin komutanı Binbaşı Hewlett tarafından sadakati sorgulanan Selah’ı zor günler beklemektedir.

 


Mary_Turn
Mary Woodhull (Tory)

Meegan Warner

Seni kaybetmeye asla katlanamam.

Abraham’ın genç ve güzel karısı Mary, Tory tabanlı bir aileden gelmektedir. İlk başta Abraham’ın kardeşi Thomas ile nişanlanmıştır. Thomas’ın ani ölümü ile evliliğin eşiğinden döner. Babası Richard Woodhull’un ısrarı ile Abraham, Mary ile evlenmeyi kabul eder. 

 


Turn_Season_1_cast_promotional_photo_5Binbaşı Benjamin Tallmadge (Asiler Kanadı)

Seth Numrich

New Jersey’de birliği ile beraber Rangers’lar (kraliçenin muhafızları) tarafından pusuya düşürülür. Birliğinden kimsenin sağ çıkamadığı çatışmada, ölü taklidi yaparak bir Rangers askerini öldürür. Bu sırada zaferlerini kutlayan Rangers’lar, Ben’i fark ederler ve bir kaçma kovalamaca başlar. Yaralanmasına rağmen izini kaybettirmeyi başarır.

Connecticut’taki birliğine sağ salim ulaşan Ben, General Scott’a rapor verir. Tuzağa düşmelerinin nedeni olarak, İngiliz casuslarının yerlerini Rangers’lara haber vermesi olarak gösterir. Artık kendilerinin de bir casus şebekesi kurmalarının ne kadar önemli olduğunu anlamıştır.


Turn_Season_1_cast_promotional_photo_9Caleb Brewster (Asiler Kanadı)

Daniel Henshall

Abraham ve Ben ile aynı kasaba Steakuet’ten çocukluk arkadaşıdır. Çiftçilik hayatından sıkılıp çocuk yaşta dünyayı tanımak için kasabadan ayrılmıştır. Daha sonra kendini Amerikan bağımsızlık savaşında bir asker olarak bulur.

Casusluk birliğinin haberciliği görevi ona verilir. Abraham’ın İngilizlerin kontrolü altında bulunan New York bölgesinde ele geçirdiği gizli bilgileri, Connecticut’taki  Tallmadge’a iletir. Tallmadge ise bu istihbaratı General Washington’a aktarır.


TWS-Portrait_JudgeWoodhull-590x375

Richard Woodhull (Tory)

Kevin McNally

Richard Woodhull kasabanın yerel yargıcıdır. Karısı ve oğlu Thomas’ı kaybetmiş, tek dayanak noktası üzerine titrediği diğer oğlu Abraham kalmıştır. Steakuet’te İngilizlere bağlılığı en tartışma götürmeyecek kişidir. İngiliz birliğin başındaki Binbaşı Hewlett ile de çok yakın arkadaştırlar. 

 



İngilizler Kanadı

Turn_Season_1_cast_promotional_photo_15

Binbaşı Hewlett

Burn Gorman

Koloniyi evcilleştirmenin yolu kalplerini ve zihinlerini kazanmaktan geçer, savaşarak değil.

Zengin  aristokrat bir aileden gelme Hewlett, Steakuet’taki İngiliz birliğin kumandanıdır. Kasabaya hakim yüksek bir tepede bulunması dolayısıyla, kiliseyi garnizona çevirmiştir. Bununla da yetinmeyip kiliseyi, çok sevgili atı Bukefalos’un ahırı olarak da kullanır.

Richard Hewlett (1729-1789) tarihte yaşamış gerçek bir kişidir. Akrabaları asilerin kanadında yer alan birer vatansever olarak saf tutarken, kendisi krala bağlı kalan bir Loyalist (Britanya’dan ayrılmaya karşı çıkanlar Amerikalılar) olmayı tercih etmiştir. Dizide yansıtıldığının aksine kendisi Amerika doğumludur.


Simcoe_Turn
Teğmen John Graves Simcoe

Samuel Roukin

Gördüğünüz ilk andan itibaren, ölmesini dileyeceğiniz cinsten, iç gıcıklayıcı ve kibirli bir karakterdir. Türlü türlü pis hareketlerine katlanmak zorundayız. Ek olarak Anna’yı da saplantı haline getirmiştir.

 

 


tu-s1-andre-590

 

Binbaşı John Andre

JJ Feild

İngiliz istihbaratının başıdır. Operasyonlarını New York dışında yönetir.

 

 


Turn_Season_1_cast_promotional_photo_17

 

Robert Rogers

Angus Macfadyen

Başında olduğu Rangers birliğinin elinden kaçan Tallmadge, kaçarken bir askerini öldürdüğü için bunu onur meselesi yapar. Köşe bucak Tallmadge’ı ele geçirmek için nefesi ensesinde onu arar.

Hiding_Turn

YAZARIN NOTU

İlk bölümden hikayeye sağlam bir giriş yapan dizinin diğer bölümleri de aynı ayarda gidiyor. Dolayısıyla baştan diziye kanı ısınmayan bünyeler için gidişat sonraki bölümler için de aynı olacaktır. Dönem dizisi seven bünyelerin ise her türlü hoşuna gideceğini düşündüğüm dizide, hikayenin akıcılığı da bir diğer artısı olmuş. Hiç beklemediğim halde beni ara sıra gülümseten ve bazen de kahkaha attıran bir dizi olduğunu da belirteyim. İzlemek isteyenlere keyifli seyirler…

TN_101_AP_0418A_0234_935x658

TANITIM FRAGMANI

Our Zoo || Tanıtım

$
0
0

Our-Zoo-poster-BBC-One-season-1-2014Şüphesiz ki büyük savaşlardan sağ olarak çıkan insanların, ruh sağlığını bozan savaş sendromunu üzerlerinden atmaları yıllar alabiliyor. İnsan sağlığına ciddi etkileri olan bu hastalıkta, psikolojiniz günden güne bozulduğu gibi en yakın çevreniz de bu durumdan oldukça etkileniyor. Kimisinin içinde yoğun bir öldürme duygusu, kimisinin de en ufak bir balon patlamasında dahi kendini siper alacak pozisyona düşecek kadar içini bir korku hissi kaplamasına neden olabiliyor. Bu sorun ile başa çıkabilmek sanıldığı kadar kolay değil ama sanıyoruz ki hikayemizdeki kahramanımız George Mottershead bunun bir çözümünü buldu. Hayvan sevgisi!

p0258rsl

1. Dünya Savaşı’nda kardeşini kaybeden George, kendi de bu savaştan aldığı ağır yaralarla kurtulabilmiştir. Fakat arkasında bıraktığı bu zor günlerin, psikolojisinde açtığı tahribat hala devam etmektedir. Evlenip iki çocuk sahibi olmuştur olmasına ama kendine ait bir eve sahip olup anne ve babasının boyunduruğu altından çıkamamıştır. Kıt kanaat geçinen George’un kaderi liman gümrüğünde sahipsiz kalan bir papağan ve eziyet gören bir maymunu elindeki üç beş kuruş parayla satın almasıyla başlıyor.

Küçücük evlerinde onları besleyecek bir alan zar zor bulur. Annesinin bu duruma şiddetli itirazları biraz canını sıkmaktadır. Herkes tam bu durumu kabul edecek kıvama gelmişken, bu sefer de bir sirkte son günlerini yaşayan ve çok yakında aslanlara yem olacağını öğrendiği bir deveyi satın almasıyla ev halkı iyice ayaklanır. Anlaşılan yaşadığı savaş tecrübesi insan hayatının değeri olduğu kadar, tüm canlıların da hayatının bir değeri olduğu bilincini aşılamıştır. Peki, George bu hayvanlar ile ne yapacaktır? İşte ev halkının da merak ettiği şey bu sorunun cevabıdır.

JS44393019

Çevrenin meraklı bakışları ve hayvanları izlemek için para vermeleri George’un kafasının içinde bir takım planların doğmasına yol açar. Henüz net bir fikri olmamasına rağmen, tesadüf eseri Upton adlı kırsal bir kasabada savaş yıllarında hastane olarak kullanılıp kaderine terk edilmiş bir ev görür. Arazisi geniş olan bu yer açık arttırma ile satılacaktır. İşte George’un  mücadelesi burada başlar.

Hayallerinin peşinden koşup bu uğurda mücadele vermesinin zamanı gelmiştir.  Hayvanların eziyet görmediği, bir sirk gösterisi için insanları eğlendirme maksatlı terbiye edilmediği, parmaklıklar arkasına ve küçük kafeslere sıkıştırılmadığı ve de duvarların içine hapis edilmediği bir yer hayali yavaş yavaş gerçeğe dönüşmek üzeredir. Bu yol oldukça çetin ve zorlu olacaktır. Aile üyelerini kendi davasına ortak etmesi gerektiği gibi Upton kasabasının hayvanlara karşı tolerans göstermeyen halkından da bu ticarethanesini açana kadar bu işi gizli tutmak zorundadır. İşin eğlencesi de burada ya, yüzlerce hayvan gizli bir şekilde kasabaya sokulur. Her geçen gün büyük ya da küçük zorluklar getirir. Bir hayvanat bahçesini işletmek zor olabilir ama sorun çıkaran her zaman hayvanlar değildir, bazen de insanlardır.

our_zoo_bbc_102_website_image_tnpp_standard

p025hl79

George Mottershead

İmkansıza ulaşmak yolunda önüne çıkarılan tüm engellerle bıkmadan usanmadan savaşan geniş bir vizyona sahip George karakterini Lee Ingleby canlandırıyor.

 

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hl90Lizzie Mottershead

Kocası George ile bu bilinmeye atıldığı yolculukta, ona her zaman destek ve rehberlik etti. Alınan her cesur kararın arkasında durup, yanlışlarında ise yapıcı eleştiriler getirerek doğru adımlar atmasını sağladı. Hayvanat bahçesinin muhasebe işlerinin de sorumluluğunu aldı. Karakteri Life on Mars‘taki Annie karakteriyle gönüllerde taht kuran Liz White canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hkmdJune Mottershead

Ailenin en genç üyesi olmasına karşın hayvanat bahçesine yaptığı katkı çok büyüktür. Ailenin bu kendi küçük, kalbi büyük insanı hayvanlara karşı beslediği müthiş sevgi ile ortama heyecan katıyor. Babasına ise amacı yolunda cesaret veriyor. Karakteri Honor Kneafsey canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hl8vMuriel ‘Mew’ Mottershead

Ailenin büyük kızı Mew yeni taşındıkları bu kırsal kasaba hayatına en uyum sağlayamayan üyesidir. Şehir yaşantısının dünyevi zevklerinden oldukça uzakta kendini yalnız hissetmektedir. Leydi Katherine ile kurduğu arkadaşlıkla yavaş yavaş ortama ısınmaya başlar. Karakteri Amelia Clarkson canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hl72Lucy Mottershead

Çevresinde tanınır bir kişiliğe sahip ve şehirde kocasıyla işlettikleri bir tuhafiye dükkanları vardır. Büyükanne baştan beri oğlu George’un fikirlerine karşı çıkmaktadır. Eve getirilen hayvanlardan en hoşnutsuzudur. Savaşta kaybettiği diğer oğlunun acısı hala tazedir. Lucy’yi Upstairs Downstairs, Marchlands ve Last Tango in Halifax‘tan hatırlayabileceğimiz Anne Reid canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hl4zAlbert Mottershead

Büyükbaba Albert, oğlu George’un hayallerini gerçekleştirmesi yolunda en fazla destek ve cesareti verenlerdendir. Bu sevimli ve cana yakın karakteri, en son yine Mr. Selfridge‘de benzer bir rolde izlediğimiz Peter Wright canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hl7mBilly Atkinson

Lizzie’nin kardeşi olan Billy uslanmaz bir kişiliğe sahiptir. Kardeşi ile aralarında bir mesafe vardır. Ailenin tüm üyeleri gibi o da ortak amaç etrafında yararlı işler yapmaya başlayacaktır. Karakteri Ralf Little canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hk0yLeydi Katherine Longmore

Leydi Katherine, George’un hayallerinin oluşmasında bir ilham perisi görevi görmüştür. Maceracı bir kişiliğe sahip; yaptığı bu seyahatlerin birinde de bir skandala imza atmış. Upton sakinlerinin hayvanat bahçesi fikrine karşı aldıkları cephede, hep Mottershead Ailesi’nin yanında yer alır. Karakteri Spooks‘tan hatırlayabileceğimiz Sophia Myles canlandırıyor.

 

———————————————————————————————————————————————————————

p025hkt9Rahip Aaron Webb

Tüm bu hayvanat bahçesi fikrinin karşı cephesinde yer alan organizasyonun başı Rahip Aaron Webb’dir. Aslında tarafsız olması gerektiği halde sinsice planlarını yapar. Motthershead’lerin satın aldıkları evin, kumarda kaybedilen bir aile mirası olması kıskançlık ve çekememezliğine  yol açmıştır. Karakteri en son Hunted ve The Wrong Mans‘te izlediğimiz Stephen Campbell Moore canlandırıyor.

 

5406d583db6c4-zoo.l.m9200000033172258

 

Our Zoo gerçek bir hikayeden uyarlanmış. İngiltere’de oldukça bilinen Chester Hayvanat Bahçesi‘ni incelemek isterseniz şöyle de güzel bir sitesi var. Halen hayatta olan ailenin küçük kızı June’un Upton’a taşındıkları ilk günden beri yazdığı notlar dizinin hikayesini oluşturmuş. Şu an bir otobiyografi halinde yayında olan kitabı var.

 

1959867_Fotor_Collage

BBC One‘da 3 Eylül 2014’te yayın hayatına başlayan Our Zoo 6 bölüm sürdü.

– İkinci sezonu ile tekrar bulaşamayacağımız için mini dizi olarak arşivimizdeki yerini aldı.

maxresdefaultHayvan ve insan ilişkilerini çok iyi yansıtan, sıcacık ve sevgi dolu bir dizi ortaya çıkmış. Bu planlanan şeyi oluşturma, yani inşaa etme aşamasında her şey baştan aşağı titizlikle irdelenip hikayeye yansıtılmış. Mottershead Ailesi’nin bu mücadelesine bazen öyle bir kendinizi  kaptırıyorsunuz ki onlara ekran başından tezahuratla destek veresiniz geliyor. 1930’lu yılların İngiltere’sinde kırsal bir kasabanın tam orta yerinde tavuklar değil de penguenler yürüyünce pek bir eğlenceli oluyor. Sadece bununla da sınırlı değil elbet, çeşit çeşit egzotik hayvanın varlığına kendinizi hazırlayın. İçinizde az biraz hayvan sevgisi var ise bu mükemmel hikayeye kollarınızı açın. İyi seyirler…

10_0

Tanıtım Fragmanı

Masters of Sex || Tanıtım

$
0
0

815hc8ni06l-_sl1500_

O kendi dünyasında bambaşka biriydi. Diğerleri onu anlamakta zorlanıyordu. Yalnızdı ve artık uzay boşluğunda iki dünya arasında kalmıştı. Dünya geride kalan küçük bir nokta gibiydi. Ay ise önünde duran daha küçük bir noktaydı. Aya vardığında hayal ettiği her şeyi bulabilecek miydi? Daha da önemlisi geride bıraktığı her şeye değecek miydi?

1950’li yıllara yolculuğumuz başlıyor.

Doktor Masters, doğum ameliyatlarında gerçekleştirdiği yenilikler ve çocuk sahibi olmakta zorlanan kadınların sorunlarına bulduğu çözümler ile ülke çapında kariyerinin zirvesindedir. Bu ünü çalıştığı Maternity Hastanesi’ne hatırı sayılır bir bağışçı sayısı eklenmesine, hasta sayısının üçe katlanmasına ve ülkede kadın doğumu alanında ikinci hastane konumuna yükselmesini sağlar.

Dr. William Masters‘ın projesi (Michael Sheen)

Hastane yönetimine fizyolojik bir çalışma sunar. Masters aslında çok basit bir soruya yanıt aramaktadır. Seks sırasında vücutta neler oluyor? 1950’li yıllarda bebeklerin nasıl doğduğuna dair kütüphanelerde yığınlarca kitap olmasına karşın, bunun nasıl yapıldığına dair tek bir açıklamanın olduğu bir döküman yoktur. Seks yüzünden hüsrana uğramış, kafası karışmış ve  hatta eziyet görmüş kadınların her gün muayehanesine gelmesi ve de onlara ne türlü bir tavsiye vereceği konusunda en ufak bir fikri olmaması onu daha da çaresiz bırakmıştır.

Aslında bu çalışmaya olan tutkusu,  yirmili yaşlarda asistan doktor olarak çalıştığı Washington Üniversitesi yıllarına kadar dayanıyor. Tavşanların çiftleşmesi alanında yaptığı uzun çalışmalar, onu bir sonraki bilinmeyene yani insanların cinsel yaşamının arkasındaki sis perdesini aralamaya itmiş. Genç yaşlarda başlayan bu tutku ona bir yol haritası çizdirmiş. Yirmili yaşlarda bu işle uğraşan birine, gözetleme düşkünü ve sapık muamelesi yapılırdı. Dolayısıyla Masters’ın böyle bir çalışmaya kollarını sıvayabilmesi için yaşını başını biraz almış olması gerekiyordu. Ayrıca dünya standartlarında bir üniversite hastanesinde kendini kabul ettirmiş olmalıydı. Saygın bir alan olan kadın doğum dalında kariyer yapmalı ve iyi de bir imajı olmalıydı. Son olarak mükemmel bir aileye sahip olması ile çalışmasını kabul ettirebilecek saygın bir mertebeye erişebilecekti. Elbette toplumdaki tabuları yıkmak sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.

masters-of-sex

Ara not: Servikal başlık, Masters’ın icat ettiği bir cihazdır. Verimsiz spermleri alıp rahim boynuna doğru yerleştiren lastikten bir başlık. Çocuğu olmayan kadınları bu yöntemle hamile bırakması ile ünlü.

mastersofsex_104_1132-r

Bu çalışma hastane yönetimi tarafından pornografik, fuhuş ya da aynı derecede ahlaksız bir şey olarak görülür. Önünde çalışmasına onay vermesi için ikna etmesi gereken hastane yönetimi dışında, fizyolojik veri toplamak için canlı denek bulmak ve onları da bu çalışmaya ortak etmelidir. Çalışmasına hastane yönetiminin haberi olmadan gizli saklı bir şekilde başlar. İlk başlarda hemşire ve doktorlar arasında bulduğu gönüllü birkaç denek ile insan orgazmı üzerine istatiksel veriler toplamaya başlar. Gizlilik ifşa edilince çalışmayı kendi çabaları ile hastane dışına daha fazla denek bulabileceği genelevlere taşır. Bir süre uygunsuz şartlar altında devam eden çalışmalar Masters’ı umutsuzluğu iter. Çünkü bu ortamlarda çalışan hayat kadınları ve homoseksüller ile yapılan deneyler son derece taraflıdır. Aykırı değerler ve uygunsuz tiplerle gerçekçi bir fizyonominin modelini çıkarmak imkansızdır. Fakat Masters’ın yılmaya niyeti yoktur.

masters-of-sex-season-2-trailer

23lhzz4

Virginia Johnson (Lizzy Caplan)

Her şey Masters ile başladı, biraz da Virgina ile devam edelim. İlk başlarda aynı departmanın sigorta bölümünde sekreter olarak işe başlar. İki çocuğu olan aynı zamanda başından iki de evlilik geçen eski bir şarkıcıdır. Masters’ın yardımcılarından kadınlara düşkünlüğü ile hemen gözümüze çarpan Dr. Ethan Haas’ın yakın ilgisine mazhar olur. Kendisinin ciddi bir ilişki yerine sadece bir arkadaşlık düşüncesi, aşırı romantik ve duygusal Haas’ın kabul edemeyeceği bir şeydir. Beklentiler ortak bir paydada buluşamadığı için araları kısa sürede açılır.

Virgina’nın kendini Masters’a kabul ettirmesi tesadüfler sonucu oluşur. Masters yaşı ilerlemiş olan sekreterinin yerine, çalışmasının gerektirdiği ölçüde açık fikirleri olan cesur birini aramaktadır. Deneklerin cinsel geçmişlerini sorgulayacak olan yeni sekreteri olarak Virgina’yı çoktan gözüne kestirmiştir. İnsan ilişkilerindeki becerisi ve ikna kabiliyetindeki başarısı ile çalışmanın belkemiği olacaktır. Masters’ın geniş egosu ve bencil tavırlarından ise nasibini her daim alacaktır.

Masters: Seni bu işe benim seçtiğimi unutuyorsun.

Virginia: Bu düşünce seni rahatlatıyorsa, öyle olsun.

029-masters-of-sex-theredlist

Virgina’nin ilişkilere kendini kapatması, başından geçen iki başarısız evliliği neden olarak gösterebiliriz. Geçmişine bakıp dersler çıkarması ve eve aldığı sevgililerini, çocuklarına kötü örnek olmamak adına sabah olmadan göndermeye çalışması hatalarından ders çıkarmaya çalıştığını gösteriyor. Yalnızlık da bir yere kadar ama…

Virginia: Verilere bakıldığında deneğin fiziksel olarak neler yaşadığı gözüküyor. Ama orgazmın bir kadın için nasıl bir his olduğu sorusunu rakamlarla açıklamak kolay değil.

Masters: Bu nasıl bir his?

Virginia: Bu hiç tuz tatmamış birine tuzu anlatmaya çalışmaya benzer.

Masters: Tuzun tadını biliyorum.

Virginia: Ama hiç benim aldığım tadı alamadınız.

38336_caitlin-fitzgerald-libby-masters-masters-of-sexLibby Masters (Caitlin FitzGerald)

Masters’ın karısı Elizabeth’i tüm bu hikayenin içinde dış kapının dış mandalı olarak tanımlayabiliriz. Önemsiz bir şekilde evin içine hapsedilmiş, çocuk doğurabilmek için kısırlık tedavilerine başvuran ve her başarısızlıkta morali daha da bir bozulan Elizabeth’in sorununa ülkenin en önemli kadın doğum uzmanı olan kocası bakalım çare bulabilecek mi?

 

 

 

 

—————————————————————————————————————————————————————————————–Masters’ın karısına olan yaklaşımı, Mad Men karakteri Don Draper’ın karısı Betty‘ye olan yaklaşımıyla neredeyse birebir örtüşüyor. Bu benzerlik çok da şaşırtıcı değil, keza dönemin Amerikan toplumunda kadınların maruz kaldığı bu tür davranış şekilleri çok yaygınmış. Yatak odasını kliniğe çevirmiş olan kocasıyla, bebek yapma denemelerine hız kesmeden devam etmektedir. Herhangi bir şehvet ve duygusallığın kırıntısının dahi olmadığı bu odada;

Elizabeth: Bana baktığında ne görüyorsun?

Kelimenin anlamının içini boşaltırcasına, soğuk bir surat ifadesiyle;

Masters: Aşk.

1002762_0_0_c-12936_1024x512Barton Scully (Beau Bridges)

Kendisi Masters’ın patronu olur. İkilinin Washington Üniversitesi yıllarına dayanan uzun bir mazileri vardır. Scully, Masters’ın çalışmasına en sert muhalefeti yaparak ve hiçbir şekilde taviz vermeyerek teklifini kurula dahi sunmaz. Scully’nin bilmediği şey ise Masters’ın saplantı haline getirdiği çalışmasını kabul ettirebilmek için neleri feda edebileceğidir.

 

 

 

1×3’ten Scully ve Masters arasındaki can alıcı bir sahnede;

Masters’ın eline bir koz geçmiştir. Homoseksüel deneklerinden birini hastane yakınlarında gördüğünde onun ağzından bir itiraf alır. Bu hastanede bir müşterisinin olduğunu Masters’a söyler. Bu elbette Scully’den başkası değildir. Öğrencilik yıllarından beri her daim yanında olan akıl hocası Scully’ye karşı, bu şantajı kullanmak konusunda hiç tereddüt etmez. Üstü kapalı olarak, ya çalışmamı onaylarsın ya da ifşa olursun imasını belirtmesiyle Scully’nin de gözleri yaşlanır.

masters-of-sex-giant

1002762_0_0_c-17473_1024x512

Betty DiMello (Annaleigh Ashford)

Müşterisiyle sevişirken Masters’ın tüm olanları kapı deliğinde dikizlediği, pardon istatiksel veri topladığı hayat kadını Betty ilk denektir. Tuttuğunu koparan, Masters’ın ona her gebe kalışında ciğerini söküp almaya çalışan bir kadındır. Hayatın yıllar içerisinde ondan kopardıklarını teker teker almaya kararlıdır. Ama bazı açılan yaralar geri dönüşü olmayan hasarlar vermiştir. Betty’den Masters’a dersler;

Masters: Kadınlar neden orgazm taklidi yaparlar?

Betty: Ah canım! Çalışmana kendini çok fazla adamış ve bağlı göründüğünden benden sana bir tavsiye; seksle ilgili gerçekten ama gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorsan kendine bir kadın partner bulmalısın.

Ethan-fullDr. Ethan Haas (Nicholas D’Agosto)

Ethan’dan bahsetmezsek olmaz. Otuzlu yaşlarında bir doktor olan, Masters’ın asistanlık yıllarından beri desteklediği ve de onun egosuna rağmen sevgi beslediği bir gerçek. Gerçi bu çok uzun sürmüyor. Gelişen olaylarla birlikte Masters’ın gölgesinde mesleğini icra etmekten bunalmaya başlıyor. Biraz kendini gösterebilecek bir fırsat eline geçtiğinde ise Masters’ın engeline takılıyor. Merak etmeyin kader başka bir şekilde ağlarını örecek. Virgina ile olan mevzusuna az yukarıda değinmiştik. Ekleyeceğimiz tek şey; Virgina’dan kolay kolay vazgeçmek istemeyeceğidir.

 

jane-masters-of-sex-yellowDr. Austin Langham (Teddy Sears) – Jane Martin (Heléne Yorke)

Virgina’nın çalışmanın ilk deneklerinden biri olma yolunda gözüne kestirdiği hastanenin doktorlarından olan Austin, evli ama hemşirelere olan zaafı ile öne çıkan bir aday konumuna yükselmiştir. İlk çiftler terapisinde, yine hastane çalışanlarından olan partneri Jane ile oldukça uyumludurlar. Austin işin seksüel tarafıyla daha çok ilgilenirken, duygularının esiri de çoktan olmuştur. Jane ise bilimsel yönden bir olayın parçası olduğu için mutludur. Kendini bu anlamda yararlı hisseder.

 

——————————————————————————————————————————————————–

Lillian-fullDr. Lillian DePaul (Julianne Nicholson)

Hastaneye yeni gelen kadın doğum uzmanlarındandır. Öğrenimini Harvard Üniversitesi’nde tamamlamış, Maternity’Ye gelmeden evvel son çalıştığı hastane olan Cornell’den, kadınlar ile ilgili konuların bütününün erkeklerin egemenliği altında olduğu bir ortamdan rahatsızlık duyarak  ayrılmış. Oldukça ciddi ve sert görünen tutumunun altında, şimdilik sadece Virgina’nın onunla alakadar olduğunu görüyoruz.

 

———————————————————————————————————————–

Virgina: Dr. Masters’ın sekreterliğini yapmak bir takım ayrıcalıklar getiriyor. Yardımcı olabileceğim araç, gereç, ulaşım ve  tahliller konusunda destek verebilirim.

DePaul: Bir kahve iyi gelirdi.

 

1002762_0_0_c-13034_1024x512Margaret Scully (Allison Janney)

Hastanenin patronu Barton’un karısıdır. İlerleyen bölümlerde arz-ı endam ettiği için ağzınızın tadını bozmayalım. Yalnız oyuncunun gösterdiği performansla minik bir Emmy hak ettiğini belirtelim.

 

 

 

 

– Masters of Sex 29 Eylül 2013 tarihinde Showtime kanalında yayın hayatına başladı.

– 3. sezonu hali hazırda yayınlanan dizi, 4.sezon onayını da yakın bir zaman içinde aldı.

– Her sezon 12 bölümden oluşuyor.

– Dizi, Thomas Maier‘in Masters of Sex: The Life and Times of William Masters and Virginia Johnson, the Couple Who Taught America How to Love adlı kitabına dayanıyor.

– Dizinin ana karakterleri William Masters ve Virgina Johnson isimleri gerçekten hayattan alınmadır.

– Dizinin arkasında Michelle Ashford bulunuyor.

– İki Golden Globe ve beş Emmy adaylığı içerisinden, sadece en iyi konuk oyuncu olarak Allison Janney Emmy’Yi evine götürmüş.

Masters-of-Sex---Lizzy-Ca-010

Arkasında büyük bir tıbbi devrimi işleyen dizi, ön tarafa kapsamlı bir şekilde işlediği insan hikayelerini güzelce yerleştiriyor. Cinsellikle ilgili tüm terim ve görüntüleri işlerken olabildiğince cesur ama bunu izleyiciyi rahatsız etmeden yapmasını başarıyor. Çok zor bir işi estetik bir şekilde ekrana yansıtmasını takdir edilesi bir başarı olarak görüyorum. Her bir karakterin iç dünyasını işlerken ortaya fazlaca malzeme çıkıyor. Bunu da çok iyi oyuncularla kotarması neticesinde bizler de kaliteli bir iş izlemiş oluyoruz. Dönem dizileriyle arası iyi olanlar için Masters of Sex bulunmaz bir nimet. İzlemek isteyenlere iyi seyirler.

Tanıtım Fragmanı

The Bastard Executioner – Tanıtım

$
0
0

Bastard WallpaperThe Shield ve efsane olmuş Sons of Anarchy dizilerinin yapımcılığını yapmış olan Kurt Sutter yeni bir diziyle daha karşımıza çıktı; The Bastard Executioner. Normalde dizi onay alırsa tanıtım yazacaktım. Dizi iptal oldu ancak sonu kapalı bittiği için tanıtımı yazmaya karar verdim. Buyurun tanıtımın devamına :)Bastard1      Buradan itibaren ilk iki bölümden ispiyon(spoiler) içerir!!!      

Dizi FX kanalında 15 Eylül 2015’te çift bölümle sezonunu açtı ve 17 Kasım’daki bölümüyle ekranlara veda etti. 14. yüzyılda geçen dizimiz Kral I. Edward‘ın şövalyelerinden birinin başından geçenleri anlatıyor. Şövalye iken savaşın getirdiği yıkım ve şiddetten bıkan karakterimiz Wilkin Brattle, kılıcını bırakıp bir çiftliğe yerleşiyor ve çiftçilik ile uğraşıyor. Arada diğer çiftçilerle birlikte krallığın konvoylarına baskın yaparak erzak vb şeylere el koyuyorlar. Günlerden bir gün Baron Ventris bu baskınları yapanların yaşadığı köyü keşfeder ve bir gece baskına giderler. Savaşmayı bilen erkeklerin köyde olmadığı bir anda yapılan bu baskında tüm köy halkı katledilir.Bastard2Erkekler köye döndüklerinde karşılaştıkları manzaradan sonra büyük bir şok geçirirler. Bu baskını kimin yaptığını öğrenen Wilkin ve diğer çiftçiler asiler ile birlikte Baron‘a savaş açarlar. Bu savaş sırasında Baron‘u öldürürler. Baron‘un ordusunda Gawain Maddox isimli bir cezalandırıcı vardır ve öldürülür. Görüntüsü birazcık Wilkin‘e benzemektedir. Wilkin‘de köy baskınının intikamını almak için cezalandırıcının kılığına girer ve hikaye başlamış olur.

Yukarıdakiler (Soldan - Sağa): Wilkin Brattle, Annora, Milus Corbett Alttakiler: Barones Love, Toran Prichard, The Dark Mute

Yukarıdakiler (Soldan – Sağa): Wilkin Brattle, Annora, Milus Corbett
Alttakiler: Barones Love, Toran Prichard, The Dark Mute

Wilkin Brattle rolünde karşımıza Avustralyalı oyuncu Lee Jones çıkıyor. Bu kendisinin ilk ciddi rolü. En son Sons of Anarchy dizisinde karşımıza çıkan Katey Sagal, Şifacı Annora rolünde. True Blood’dan hatırladığımız Stephen Moyer ise Baron ve Barones’in hazinedarı Milus Corbett‘i canlandırmakta. Dünya tatlısı Barones Love rolünde Flora Spencer-Longhurst karşımıza çıkmakta. Son olarak The Last Ship dizisinde gördüğümüz Sam Spruell, Wilkin’in en yakın arkadaşı Toran Prichard rolünü canlandırmakta. Kurt Sutter‘da yine klasik olarak kendi yapımında rol almakta. Annora’nın yanında dolaşıp onu koruyan ve genelde hiç konuşmayan The Dark Mute rolünde.Bastard3Dizi sitede pek rağbet görmedi. İzleyen bir ben ve @necdetcem varız. Dizinin tutmamasının sebepleri bana göre yapılan çift bölümlük açılışın yarısından fazlasının sıkıcı olması, konunun istenildiği gibi anlatılamaması ve bilinmeyen oyunculardan bir kadro oluşturulması. Kişisel görüşüm bu yönde. İzlediğime pişman mıyım? Hayır değilim, iyi ki de izlemişim. Sonunun kapalı bitmesi de kesinlikle büyük bir artı. Mini dizi gözüyle bakılabilir. Herkesin bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler dilerim :)Bastard4      FragmanAçılış Müziği      

Magic City – Tanıtım

$
0
0

kapak 1

Starz‘ın 30 Mart 2012 – 9 Ağustos 2013 tarihleri arasında 2 sezon yayınladığı, ilk sezon başlamadan 2. sezon onayı verdiği, 0.295 milyon izleyici ile başladığı yayın hayatına 0.526 milyon izleyici ile veda etmesine rağmen 2. sezon sonunda iptal ettiği, Mitch Glazer‘ın yaratıcısı olduğu, 8’erden toplam 16 bölümden oluşan Magic City‘nin tanıtımına hoş geldiniz.

Magic City Title Sequence

KONU

Tarih: 31 Aralık 1958.

Yer: Miami Sahili, Florida.

Mekan: Dönemin Miami denince akla gelen 1 numaralı oteli Miramar Playa.

Miramar Playa, yılbaşı gecesi düzenlenecek parti için son hazırlıklarını yapıyor. 1500 seçkin misafirin katılacağı ve efsane müzisyen Frank Sinatra‘nın sahne alacağı muazzam olması gereken bir yılbaşı partisi…

Bu önemli günde dizimizin baş kahramanı olan Miramar Playa’nın sahibi Ike Evans’ın baş etmesi gereken bir sendika grevi ve protestosu,  grev yüzünden nakliyesi gecikmiş bir depo dolusu içkisi ve yine grev sorunu sebebiyle gelmekten çekinen bir Frank Sinatra durumu var. Zira Miramar Playa’nın popülaritesi ve geleceği açısından bu partinin sorunsuz ve mükemmel bir şekilde atlatılması gerekiyor.

İşte ilk bölüm böyle başlıyor Magic City‘de. Sonrasında da; ABD’de yavaş yavaş televizyon kültürünün oluşmaya başladığı, Miami şehrinin ABD’nin eğlence merkezlerinden biri haline gelmeye başladığı, mafya, çete, uyuşturucu, fuhuş, kumar, yozlaşma vb. birçok sorunla mücadele etmek zorunda olduğu, ünlü Küba Lideri Fidel Castro‘nun isyan birlikleriyle Havana’ya girdiği, siyasi ve sosyal daha bir çok sorununun baş gösterdiği bir dönem ve bu dönemde rüyalarının otelini ailesinin de desteğiyle ayakta tutmaya çalışan bir adamın hikayesini izlemeye başlıyoruz.

Cast_slider_01

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Ike Evans

Ike Evans (Jeffrey Dean Morgan):

Miramar Playa’nın sahibi. İlk eşi vefat etmiş. Şu an ise eskiden ünlü bir dansçı olan Vera ile mutlu bir evliliği var. İlk eşinden olma iki yetişkin oğlu bir de küçük kızı var. Hayallerinin otelini yönetiyor olmanın haklı gururunu yaşıyor. Bu mutluluğu bozacak her türlü etkenle mücadele ediyor. Zeki, çalışkan, mücadeleci, cesur, işine aşık, ailesini seven, soğukkanlı ve güçlü biri. Karaktere; Supernatural, Grey’s Anatomy, Extant ve Good Wife dizilerinden ve The Salvation, Peace, Love & Misunderstanding, The Resident gibi popüler filmlerden hatırlayabileceğiniz, çok yakında The Walking Dead‘de karşımıza çıkmaya hazırlanan ünlü aktör Jeffrey Dean Morgan hayat veriyor.

Vera Evans

Vera Evans (Olga Kurylenko):

Ike’ın eşi. Eski bir ünlü dansçı. Ike ile evlendikten sonra dans etmeyi bırakmış ama hala dansa aşık. Kocasını çok seviyor. Kocasının çocuklarına, özellikle de Lauren’e kendini kabul ettirebilmeyi arzuluyor. Otelin işlerinde Ike’a yardımcı oluyor ve Ike’ın küçük kızı Lauren’i yetiştirmekle uğraşıyor. Duygusal, hassas, kibar, aitlik duygusu ve kendini ispat etme ihtiyacı sorunları yaşayan, mücadeleci ve güçlü bir kadın. Karaktere Quantum Of Solace ile ün yapan, The Water Diviner ve The November Man filmlerinden de hatırlayabileceğiniz Olga Kurylenko hayat veriyor.

Stevie Evans

Stevie Evans (Steven Strait):

Ike’ın büyük oğlu. Otelin barından sorumlu ve diğer işlerde de babasına yardımcı oluyor. Kadınlara oldukça düşkün, kadınlar da ona düşkün, rahat, çoğu zaman kafasına eseni yapan, sigara müptelası, karizmatik bir tip. Karaktere bu aralar The Expanse dizisinde karşımıza çıkan, 10.000 B.C. ve City Island filmlerinden de hatırlayabileceğiniz Steven Strait hayat veriyor.

Danny Evans

Danny Evans (Christian Cooke):

Ike’ın küçük oğlu. Hukuk eğitimini yeni tamamlamış, yirmilerinin henüz başında toy bir delikanlı. Otelle ağabeyi Stevie kadar içli dışlı değil. Otelde hizmetçi olarak çalışan Mercedes’e aşık. Kendi halinde, sorumluluk sahibi, iyi niyetli, sorgulayıcı, heyecanlı ve duygusal biri. Karaktere bu aralar The Art Of More‘da karşımıza çıkan, Witches Of East End‘den de hatırlayabileceğiniz Christian Cooke hayat veriyor.

Ben Diamond

Ben Diamond (Danny Huston):

Miramar Playa’nın gizli ortağı. Ike, otelin %49’luk hissesini ona satmak zorunda kalmış zamanında. Kasap lakaplı korkulan bir karanlık şahsiyet. Miami’de eli her yere uzanan bir mafya. İlk 2 eşi ölen Ben, şu anda 3. eşi, genç ve güzel Lily ile evli. Aç gözlü, hırslı, kaybetmeye tahammülü olmayan, ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen, gaddar biri. Karakteri birçok popüler Hollywood filminde yardımcı rollerden aşina olduğumuz, American Horror Story dizisinde de oynayan Danny Huston canlandırıyor.

Lily Diamond

Lily Diamond (Jessica Marais):

Ben’in eşi. Ben gibi güçlü bir karanlık karakterin eşi olmanın güçlüklerini yaşasa da yaşadığı modern hapishanede hayatın keyfini çıkarmaya çalışıyor. Gizemli, baştan çıkarıcı, genç ve çekici bir kadın. Karaktere hayat veren Jessica Marais; Love Child ve Packed To The Rafters gibi Avustralya dizilerinde yer almış.

Victor Lazaro

Victor Lazaro (Yul Vazquez):

Miramar Playa’da genel işleyişten sorumlu yönetici pozisyonunda çalışıyor. Ike ile güçlü bir dostlukları var. Kızı Mercedes ile beraber yaşıyor. Kübalı. Yul Vazquez’i The Lottery ve Treme dizilerinden anımsayabilirsiniz.

Mercedes Lazaro

Mercedes Lazaro (Dominik García-Lorido):

Victor’un kızı. Otelde hizmetçi olarak çalışıyor. Otelde daha çok Danny ve Vera ile muhabbet ediyor. Davranışları pek tutarlı olmayan, ani sinir patlamaları yaşayan, annesini özleyen, sigara müptelası bir genç kız.

Judi Silver

Judi Silver (Elena Satine):

Güzelliği dillere destan, platin sarısı saçlarından ötürü Marilyn Monroe‘ya benzetilen, Miami sahilinin en gözde eskortu. Otelin barında eskortluk yapıyor. Yaptığı işi seviyor. Elena Satine’i Revenge dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Magic City; Episode 102

Bel Jaffe (Michael Rispoli):

Ben Diamond’un sağ kolu. Kumar, bahis, adam kaçırma vb. işler ondan sorulur. Sadık ve rahat tavırlar sergileyen biri.

Jack Klein

Jack Klein (Matt Ross):

Miami eyalet savcısı. Hırslı, cesur, adalet aşkı ile yanıp tutuşan, vazgeçmek nedir bilmeyen, takıntılı, zeki ve çalışkan biri. Karaktere hayat veren Matt Rose’u Silicon Valley, American Horror Story, Big Love gibi dizilerden hatırlayabilirsiniz.


Dizide ayrıca; Ike’ın çocuklarının teyzesi Meg Bannock rolünde Kelly Lynch, Ike’ın küçük kızı Lauren Evans rolünde Taylor Blackwell, Ike’ın babası Arthur Evans rolünde Alex Rocco, Senatör Ned Sload rolünde Brett Rice‘ı izliyoruz.

NEDEN İZLENMELİ?

Bir yandan kendi hikayesini anlatırken diğer yandan da arka planda 1959 Amerikasını mükemmel bir şekilde izleyiciye yansıtıyor. Dönemin Amerikan kültürü ve beğenilerinden satır arası kesitler sunuyor.

Görüntü kalitesi, çekimler, mekanlar, kıyafetler, saç ve makyajlar şahane. Büyük özen gösterildiği ve ciddi bir bütçe harcandığı aşikar. Film tadında bir görsel şölen sunuyor izleyicilere.

Doğru yerde doğru müzik kullanma konusunda ekstra başarılı. Sahnelere cuk oturan şarkılar ve o eski şarkılarla mest olan bizler… Sadece görsel şölenle yetinmeyip işitsel şölen de sunuyor anlayacağınız dizi. Kulaklarımızın pasını siliyor adeta.

Jenerik müziğinin ve akvaryum barın da hastasıyım bu arada.

Oyuncu seçimleri harika, oyunculuklar fevkaladenin fevkinde. Bütün oyuncular cuk oturmuş karakterlere. Jeffrey Dean Morgan jönlük dersi veriyor, Danny Huston son dönemde yazılmış en olağanüstü kötü karakteri ince bir işçilikle süslüyor, Elana Satine ve Matt Rose ise küçücük yan rollerinde ışıl ışıl parlıyor.

Hikaye ilk bakışta düşük tempoda ilerliyor gibi görünse de bolca olay yaşanıyor, dikkati her daim tetikte tutmayı başarıyor, merak ettire ettire, bağımlılık yapa yapa ilerliyor. Vurucu ve silkeleyici bölüm sonları ile de sonraki bölümü arzulatmayı başarıyor.

100’e yakın yabancı dizi bitirmiş, hali hazırda 60’a yakın güncel yabancı dizi takip eden benim gibi bir dizikoliğin ‘En İyi 10 Drama’ listesine rahatlıkla girmeyi başardı yukarıda saydığım bütün etkenlerin birleşmesi sonucu Magic City. Sonu final gibi bir finalle bitmese de tatmin edici, şahane bir sezon finali ile bitti. Ucu çok açık kalan pek bir şey olmadı. Dizinin bizi bıraktığı nokta oldukça kabul edilebilirdi. Ama 3. sezonun çoktan planlandığı ve bir zemin hazırlığı da ciddi şekilde hissediliyordu tabii. Oldu bitti tarzı kesin finallerden ziyade; hafiften izleyicinin hayal gücüne bırakılmış finalleri sevenler için tatmin ediciydi bana göre. Dizi bittiği için üzüldüm ama niye burada kaldı diye sinirlenmedim. Sona erdiğinde; 2 sezon, 16 bölümden oluşan bu mükemmel diziyi izleme fırsatı yakaladığım için mutlu oldum. İzleyecek olanlara iyi seyirler!

Dizi ile ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılıyordu.

Fragman için tıklayın.

‘Magic City Kadınları’ Temalı Minicik Karakter Röportajı

Antika Otomobil Tutkunları İçin Minicik ‘Magic City Arabaları’ Röportaj

Müptelası Olduğum ‘Jenerik Müziği’

Magic City Gallery

06MAGIC1-popup

Magic City Gallery

Ben

vera

Miramar Playa

Underground – Tanıtım

$
0
0

Underground Wallpaper

Özellikle son zamanlarda yayınladığı Outsiders, Salem ve Manhattan gibi orijinal dizileriyle adını duyuran WGN America, 9 Mart itibarıyla yeni bir dizi ile bizleri tanıştırdı; Underground. Köleliği konu alan dizimizin yapımcılığını Misha Green ve Joe Pokaski yapıyor. Gelin diziyi biraz daha yakından tanıyalım.

Underground1

KİMLİK BİLGİLERİ:

Tür: Dram, Tarihi

Sezon Bilgisi: İlk Sezon – 10 Bölüm

Yapımcı: Misha Green – Joe Pokaski

Kanal: WGN America

WikipediaIMDbResmi Site – Twitter

Underground2

KONU:

1857 yılı Georgia‘sındayız. Siyahilerin köle olarak çalıştırıldığı yıllar. Tom Macon (Reed Diamond) isimli bir senatör adayının çalıştırdığı köleler dizimizin merkezinde yer alıyor. Bu köleler, zengin bir çiftin yardımlarıyla çalıştıkları çiftlikten kaçma planları yapmaktadırlar. Kaçıp Kuzey’de kendilerine yeni bir hayat kurarak özgür olmak istemektedirler. Başlarında da birçok defa kaçmaya yeltenmiş Noah vardır. Dizimizde işte bu grubun kaçmaya çalışırken başlarından geçenleri izleyeceğiz. Dilerseniz dizinin zengin kadrosunu bir gözden geçirelim

Underground3

KARAKTERLER ve KADRO:

Aldis-Hodge-as-Noah

Noah:

Çiftlikte demirci olarak çalışmaktadır. Aklı sürekli özgürlüktedir. Daha önce birçok kez kaçmış ama hep yakalanmıştır. Ancak bu sefer planı çok büyüktür ve ilk defa tek kaçmayacaktır. Ayrıca Rosalee‘den hoşlanmaktadır. Acaba kaçmayı başarabilecekler mi? Noah rolünde Aldis Hodge‘u seyrediyoruz. Kendisini daha önce Turn: Washington’s Spies, Leverage gibi dizilerde kadrolu olarak, ayrıca The Walking Dead, Friday Night Lights, Supernatural gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak gördük.

 


 

Jurnee-Smollett-Bell-as-Rosalee

Rosalee:

Evin içinde çalışan kölelerden birisi. Genç ve utangaç birisi. Daha önce çiftliğin dışındaki hiçbir yeri görmemiş. Noah‘ya karşı hisleri var. Noah‘nın kaçma teklifine nasıl cevap verecek? Kaçıp yeni yerler görebilecek mi? Rosalee rolüyle Jurnee Smollett-Bell karşımıza çıkıyor. Kendisini daha önce True Blood, Parenthood, Friday Night Lights ve The Defenders dizilerinde görmüştük.

 

 


 

Marc-Blucas-as-John-Hawkes

John Hawkes:

Kendisi avukat ve aynı zamanda aktivist. Siyahilerin hakları olduğunu savunmaktadır. Bir gün halka siyahiler hakkında bir konuşma yaparken William Still (Chris Chalk) adında biri gelir. Bu adam siyahileri kaçırarak onlara özgürlüklerini vermektedir ve John‘un yardımını ister. John yardım etmek istese de eşi Elizabeth bu durumu kabul etmemektedir. John rolünde Marc Blucas‘ı görüyoruz. Kendisi daha önce Necessary Roughness ve Buffy The Vampire Slayer dizilerinde karşımıza çıkmıştı.

 


 

Jessica-De-Gouw-as-Elizabeth-Hawkes

Elizabeth Hawkes:

John‘un eşi. Çok istemelerine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamıyorlar. Kocasının yaptıklarını çok fazla tasvip etmese de bir olaydan sonra kararını değiştirip kölelere yardım etmek ister. Elizabeth rolüyle karşımıza güzel oyuncu Jessica De Gouw çıkıyor. Kendisini Arrow, Downton Abbey ve Dracula dizilerinden hatırlıyoruz.

 

 

 


 

Christopher-Meloni-as-August-Pullman

August Pullman:

Henüz kendisinin ne olduğunu, kim olduğunu çözemedim. Ama tahminlerimce kölelerin kaçmasında bir parmağı olacak gibi. Ben (Brady Permenter) adında bir oğlu var. August rolünde Christopher Meloni çıkıyor karşımıza. Kendisini Wet Hot American Summer: First Day of Camp, True Blood ve Oz dizilerinden, ayrıca birçok filmden hatırlıyoruz.

 

 


 

Johnny-Ray-Gill-as-Sam

Sam:

Çiftlikte marangoz olarak çalışmaktadır ve çok yeteneklidir. Aynı zamanda Rosalee‘nin üvey kardeşidir. Tom‘un en sevdiği köle diyebiliriz. Bir işi tamamladığında sürekli para alıyor. Noah kaçmak için onun da aklını çelmeye çalışmaktadır. Sam karakterini Johnny Ray Gill canlandırıyor. Kendisini Harry’s Law ve Rectify dizilerinden hatırlıyoruz. Özellikle Rectify‘daki rolünü ben çok sevmiştim.

 


 

Amirah-Wann-as-Ernestine

Ernestine:

Evde görev yapan kölelerin en kıdemlisi diyebiliriz. Rosalee‘nin annesi. Çocuklarına karşı çok korumacı. (İkinci bölüm ispiyonu) Aynı zamanda evin sahibi ile yasak ilişkisi var. Ernestine karakterine Amirah Vann hayat veriyor. Kendisi daha önce Girls, Believe ve Mozart in the Jungle dizilerinde konuk oyuncu olarak yer almıştı.

 

 


 

Alano-Miller-as-Cato

Cato:

Kendisi kölelerin başında duran kişi. İşlerini doğru yapıp yapmadıklarını denetliyor. Kölelerin birçoğu kendisinden korkuyor ve onun tarafından hor görülüyor. Bir şekilde Noah‘nın plan yaptığını anlıyor ve dahil olmak istiyor. Ancak ne o Noah‘ya ne de Noah kendisine pek güveniyor. Acaba numara mı yapıyor yoksa gerçekten o da kaçmak istiyor mu? Öğreneceğiz. Cato rolüne Alano Miller hayat veriyor. Kendisini daha önce Jane the Virgin, Person of Interest ve Damages gibi dizilerde gördük.

 


 

Mykelti-Williamson-as-Moses

Moses:

Kendisi kölelerin arasında vaizlik yapmaktadır. Dine çok bağlı biridir. Noah‘nın planını duyduğunda katılmayı kabul eder. Ancak karısı ve kızı Boo (Darielle Stewart) olmadan kaçmayacaktır ve eğer kaçabilirlerse Tanrı’nın kendilerine yardım edeceğine inanmaktadır. Moses rolünde, daha önce Kidnapped, Justified ve 24 dizilerinde rol almış olan Mykelti Williamson karşımıza çıkıyor.

 


 

Adina-Porter-as-Pearly-Mae

Pearly Mae:

Kendisi Moses‘ın eşi. Köleler arasında okuma bilen tek kişidir. (İlk bölümden ispiyon) Noah’nın planı ilk bölümde ölen bir kişinin ona verdiği sözlerdir. Planın en büyük parçası olan bu yazı hakkında onları bilgilendirmiştir. Onlara bir şarkı sözü olduğunu söyler. Pearly Mae rolüyle karşımıza Adina Porter çıkıyor. Kendisi The Newsroom, The 100, True Blood gibi dizilerde daha önce karşımıza çıkmıştı.

 

 


 

Theodus-Crane-as-Zeke

Zeke:

Kendisi çok güçlü kuvvetli bir adamdır. Ancak yaşadığı dram beni epey üzdü. (İlk bölüm ispiyonu) Yeni doğan bebeği karısı tarafından öldürülmüştür. Yanlış hatırlamıyorsam karısı da hayatını kaybediyor. Zeke rolünde Theodus Crane karşımıza çıkıyor. Kendisi daha önce The Walking Dead ve Breakout Kings dizilerinde konuk oyuncu olarak karşımıza çıkmıştı.

 

 


 

Renwick-Scott-as-Henry

Henry:

Kendisi ergen kölelerden biridir. Noah‘yı idolü olarak görmektedir ve kaçma planını ilk kabul eden kişi kendisidir. Elinden geldikçe Noah‘nın arkasını kollamaktadır. Henry rolünde Renwick Scott‘ı görüyoruz. Kendisi daha önce Treme ve American Crime dizilerinde karşımıza çıktı.

 

 


 

Tüm kadroya buradan erişebilirsiniz

Underground4

SON SÖZ:

Dizi, pilot bölümüyle 0.39 izlenme oranı tutturup 1.421 milyon izleyiciyi ekran başına çekerek kanalın en iyi açılış yapan dizisi oldu. Hala da kanalın en çok reyting yapan dizisi konumunda. İkinci sezon onayını mutlaka alacaktır. Oldukça güzel bir kadro kurulmuş ve dönemi çok iyi yansıtıyorlar. Eğer konuyu merak ediyorsanız bu dönem dizisi sizi çok mutlu edecektir. İlk sezonun 10 bölüm süreceğini buradan bir kez daha hatırlatalım. Herkese iyi seyirler dilerim.

Tanıtım Fragmanı:

Underground Ending


Eva Longoria, BBC mini dizisi DECLINE AND FALL’a, Jack Whitehall’un (Fresh Meat) yanında başrol olarak katılmak üzere.

$
0
0

jackHenüz anlaşma yapılmamış büyük ihtimalle olacakmış. Son görüşmeler yapılıyormuş.

Dizi, Evelyn Waugh’ın sosyal hiciv içerikli klasik kitabından uyarlanıyor. 3 bölümden oluşacak bir komedi.

Konusu kabaca şöyle: 1920’lerin Wales’ında geçen hikayede, Oxford’un Din Bilimleri bölümü öğrencisi Paul Pennyfeather (Jack Whitehall), sarhoş olup ortalığı karıştırdığı için okuldan atılır ve evlatlıktan reddedilir. Sonrasında yabancı ve varlıklı kadınların kimsesiz çocuklarla ilgilendiği bir devlet okulunda iş bulur ve olaylar gelişir.

Kaynak

Bir Katilin Doğuşu: Aquarius || Tanıtım

$
0
0

Yıl 1967… Dizi, dönemin Amerikasını gözler önüne seriyor. Irkçılık, cinsellik yüzünden insanlar arasında kutuplaşmalar olmuş, isyanlar çıkmış. Erkek egomanyası var. İşte böyle bir ortamda büyümüş, yaşamaya çalışan insanların ilişkilerini ve bir seri katilin doğuşunu izliyoruz.

KİMLİK BİLGİLERİ

Türü: Polisiye, Drama

Yapımcı: John McNamara

Sezon – Bölüm Sayısı: 1 sezon, 13 bölüm

Yayın Tarih Aralığı: 28 Mayıs 2015 – devam

Bölüm Süresi: 42 dk.

Yayınlandığı Kanal: NBC

Onay Durumu: 2. sezon onayını aldı.

Ayrıca dizinin 28 Mayıs’ta tüm sezonu internette yayınlandı.

Aquarius

KONU

Sam Hodiak dönemin zorlukları ile yaşamaya çalışan işini -bazen doğru yollardan olmasa da- tam yapan bir polis. Tanıdığının kızının evden kaçmasıyla onu bulmaya çalışan Sam yanına bir de ortak alarak hem kayıp kızı aramakta ve bunu yaparken karşısına çıkan seri katil Charles Manson ile başa çıkmaya, hem de önüne gelen davaları açığa kavuşturmaya çalışmaktadır.

(Konuyu açıkladığımıza göre gelin şimdi bu Charles Manson kimdir necidir diye bir tanıyalım…)


12 Kasım 1934’te Ohio‘nun Cincinnati merkezinde doğmuştur.

Annesi 16 yaşında bir hayat kadınıyken kendisini doğuran Charles Manson, çocukken annesinin cezaevine girmesi nedeniyle hırsızlık yaparak geçinmeye, sokaklarda yaşamaya başladı. 18 yaşında  tutuklandı. Cezaevinde koğuş arkadaşı tarafından cinsel istismara uğrayınca ıslah evine yerleştirildi. 1954 yılında şartlı tahliye ile serbest kaldı. Sahte çek vermek, kadın satıcılığı, uyuşturucu vb. suçlar nedeniyle defalarca hapse girip çıktı. 1967 yılında son kez tahliye olduktan sonra, ışığı gördüğünü aydınlandığını iddia ederek etrafına topladığı kişilerle bir “aile” oluşturarak Los Angeles’ta bir çiftliğe yerleşti. Bu çiftlikte geliştirdiği “teorilerle” yönlendirdiği müritleri, Roman Polanski‘nin hamile eşi Sharon Tate, Abigail Folger, Polonyalı oyuncu Wojciech Frykowski, erkek kuaförü Jay Sebring ve lise mezunu bir genç Steven Parent’i Los Angeles, Kaliforniya‘da vahşice öldürdüler.

Ertesi gece bu kez Manson’un da katıldığı grup, Labianca çiftini aynı şekilde öldürdü. Taraftarı olan bir kadının, farklı bir suçla tutuklandığında, işledikleri cinayetleri övünerek anlatması sonucunda Manson ve 4 arkadaşı çiftlikleri basılarak tutuklandı. İdama mahkûm edilmelerine rağmen Kaliforniya yüksek mahkemesince idam cezasının kaldırılmasıyla, cezaları ömür boyu hapis şekline dönüştürüldü. Toplam cinayetlerinin sayısı belirlenemeyen Manson ve grubunun 35 ölümden sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Charles Manson’ın ABD’de nefret edildiği gibi, kendisini seven, serbest bırakılmasını isteyen çeşitli fan kulüpleri ve  hayran kitlesi de vardır.

Manson son olarak iki yıl önce şartlı tahliye kurulunun önüne 12. kez çıkmış ve talebi reddedilmişti. Ayrıca bir de geçtiğimiz yıllarda 26 yaşındaki bir kızla da evlendi. Charles Manson’ın 2027’ye dek şartlı tahliye başvurusu yapması yasak. Eğer o zamana kadar genel af gibi bir durum olmazsa 2027’ye kadar yaşaması halinde serbest kalabilme ihtimali yüksek.

Ek olarak: Kendisi ünlü müzik grubu The Beatles hayranıdır ve onların şarkılarının şifreli olduğuna inanır, bunu çözmeye çalışmıştır.

Çiftlik evinde topladığı kızlar

Çiftlik evinde topladığı kızlar

Kendisi cinayetleri kadar sözleri ile de meşhurdur:

  • Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.
  • Mahkemede Charles’a kaç kişiyi öldürdüğü sorulur. Charles “Hiç kimseyi öldürmedim, der. Herkes bağırır çağırır. Charles arkasını döner ve sakin bir şekilde şöyle söyler:
    İnanın bana eğer öldürmeye başlasaydım hiçbiriniz kalmazdınız.
  • Benim babam cezaevi. Benim babam sizin sisteminiz. Ben sizin yarattığınız şeyim. Ben sizin yansımanızım.
  • Eğer isteseydim bu dünyanın en tehlikeli insanı olurdum; ama sadece kendim olmak istedim.
Öldürdüğü kişilerden en bilinenleri.

Öldürdüğü kişilerden en bilinenleri.

charles-manson-bd1d6d66dce39e16

Yıllar geçtikçe Charles Manson

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

 

 

Sam Hodiak (David Duchovny)

Olayların merkezinde olan dedektifimiz Hodiak. Eşinden boşanmış ve bir oğlu askerdedir. Arkadaşının kızının evinden kaçmasıyla onu aramaya başlar; bu sırada Charles Manson ile karşı karşıya gelecektir. Dönemin davalarını da kendi usulünce çözmeye alışmış birisi.

Ünlü oyuncuyu Californication ve The X-Files dizisinden tanıyabilirsiniz.

 

 

 

 

 

Brian Shafe (Grey Damon)

Dönemin hippi gençleri gibi gözüken mesleğe yeni atılmış bir polis. Hippi gibi gözükmesiyle gizlice şüpheli şahısların arasına karışıp, polis olduğunu hissettirmeden onlarla bağlantı kurabiliyor. Ayrıca Sam’in yanına aldığı yeni ortağı ve onun aksine kurallara, insan haklarına daha bağlı.

Oyuncuyu Star-Crossed, Twisted, The Secret Circle ve Friday Night Lights dizilerinden gözünüz ısırabilir.

 

 

 

 

Charmain Tully (Claire Holt)

Yeni polis olmuş kadın olduğu için meslek arkadaşları tarafından biraz küçümsenen birisi. Fakat ona rağmen göreve hazır ve atılgan bir polis.

Oyuncuyu The Originals, The Vampire Diares, Pretty Little Liars ve H2O: Just Add Water dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

Emma Karn (Emma Dumont)

 

Evinden Charlie’ye kanıp da kaçan kızımız.

Oyuncuyu Bunheads dizisinden tanıyabilirsiniz.

 

 

 

 

 

Charlie Manson (Gethin Anthony)

Dizinin meşhur seri katili ama henüz seri katillik bir durumu yok. Yine de acımasız ve gerektiğinde insan öldürebilecek biri. Kızları çiftlik evinde toplayarak kendine bir aile kurmuş, şarkıcı olma hayalleri kuran insanları ikna etme kabiliyeti yüksek, zeki birisi.

Oyuncuyu Game of Thrones dizisinden tanıyabilirsiniz.

 

 

YAZARIN NOTU

Diziye büyük hevesle başladım aslında. İlk bölümlerinde beklediğimi çok bulamadım, ama sonraki bölümler fena değildi. Diziyi bence ilk bölümlerde büyük sabır göstererek izlediğimi düşünüyorum. Dizi klasik polisiye değil. Bölümlük konuları oldu ama, iki üç tane ana konusu eşliğinde oldu bunlar; bu da güzel bir artısıydı benim için. Daha çok dönemin Amerika’sı, ırkçılık,cinsellik ile ilgili konular işlendi. Kendini dönem dizisi olarak da hissettirdi, ama çok ağır bir dizi değildi.
Önerir miyim derseniz, çok fazla önermem. (Fazlasıyla dürüstüm =) ) Dönem dizilerine aşina ve Charlie Manson’ı merak ediyorsanız girişin dedim. Temiz ikinci sezon onayı da var. Ayrıca oyuncularını da seven bu diziyi götürür rahatlıkla. Hakkını yemeyeyim baş roller oyunculuk adına iyi iş çıkarmışlar. İlk bölümleri atlatın 4’e 5’e gelin ondan sonra diziye alışıp rahatlıkla izlersiniz.

Aquarius-812031

TANITIM FRAGMANI

Aquarius-e1425734740859

 

Agatha Christie’den Bir Başyapıt: And Then There Were None — Tanıtım

$
0
0

2u8ugp2Kısa süre önce geride bıraktığımız 2015 yılı, ünlü polisiye roman kraliçesi sevgili Agatha Christie‘nin 125. doğum yılıydı. Yazarın eserlerinin TV hakkını elinde bulunduran BBC de bu amaçla iki mini diziyle izleyici karşısına çıkma kararı almış, ilkinde Tommy and Tuppence çiftinin konu olduğu iki kitabı Partners in Crime adıyla dizileştirmişti. İşte yılı bitirmemize çok az bir zaman kalmışken diğer kitap uyarlaması mini dizi de karşımıza çıktı: And Then There Were None.

BBC, 55-57 dakika civarı süren üç bölümü 26-27-28 Aralık tarihlerinde peş peşe yayınlayarak diziyi nihayete erdirdi. Amerika’da ise Lifetime tarafından bu yıl içinde bir ara yayınlanacak. Bugüne kadar 70+ kitabını okumuş ve geriye kalanlar çabuk bitmesin diye kendini yavaşlatmak zorunda kalmış bir Agatha Christie sever olarak, diğer diziyi tanıttığım ve bunun haberini daha önce verdiğim gibi tanıtımını da yapmak istedim ve işte geldik buradayız.

a) Kitap Hakkında:

And Then There Were None, yazarın 1939 yılında piyasaya çıkmış ve ölümüne kadar yazdığı 80 civarı eser içinde -abarttığımı hiç düşünmüyorum- en beğenilen ve en iyi geri dönüş alan eseridir. Aslında orijinal adı Ten Little Niggers olsa da N-word hassasiyeti nedeniyle Amerika’da isim değişikliğine uğrayıp And Then There Were None şeklinde basılmıştır ve dünya genelinde daha çok bu ismiyle bilinmektedir. Hatta Ten Little Indians (On Küçük Kızılderili) ismiyle yayınlanan baskılar da olmuştur.

Ülkemizde ise On Küçük Zenci ismiyle basılan eser, şimdiye kadar 100 milyon satış rakamını geçmiş bir kitap. Bu özelliği de onu sadece Agatha Christie teyzenin en çok satan kitabı yapmayıp aynı zamanda en çok satan polisiye roman da yapmıştır. Dahası şu an dünyanın en çok satılan tek kitap sıralamasında 6. sıradadır.

Böyle bir eserin şimdiye kadar uyarlanmaması mümkün mü sizce? Kitabın 1945, 1959 (videoteyp), 1965, 1974 ve 1989 olmak üzere birkaç kez filmi çekilmiştir. Hatta son üç tanesi aynı yapımcının, Harry Alan Towers‘ın elinden çıkmıştır ve 1974 ile birlikte renkli çekime geçilmiştir. 1943’te de yazarın katkısıyla tiyatroya uyarlanmasının yanında, 2005’te de bilgisayar oyunu çıktı. Dahası da var zaten, başka ülkelerde de uyarlaması yapılmış veya sayısız yapıma ilham kaynağı olmuştur (örneğin selam Harper’s Island). İşte nihayet böyle bir eserin benden büyük olmayan modern bir uyarlaması karşımıza gelmiş oldu.

and.then.there.were.none.s01e01.hdtv.x264-river.mp4_snapshot_10.15_[2015.12.27_09.58.51]

Zenci (Asker) heykelcikleri

b) Tekerleme:

[Diziyle alakalı bu tekerlemenin yazıda hem de tam şekliyle olmasını istediğimden özellikle koydum ama spoilerda (ispiyonda) hassas bünyeler tamamını okumaktan hoşlanmayabilir… O nedenle dilerseniz öncelikle c kısmındaki konu ve karakterlere bakıp sonrasında dilerseniz tekerlemenin tamamına göz atabilirsiniz.]

On küçük zenci yemeğe gitti,

Birisi kendisini boğdu ve kaldı dokuz.

Dokuz küçük zenci çok geç kalktı,

Biri uyuyakaldı, kaldı sekiz.

Sekiz küçük zenci Devon’da geziye çıktı,

Biri kayboldu, kaldı yedi.

Yedi küçük zenci odun kırdı,

Biri kendisini kesti, kaldı altı.

Altı küçük zenci kovanla oynadı,

Bir balarısı, içlerinden birini soktu, kaldı beş.

Beş küçük zenci mahkemeye gitti,

Biri idam cezası aldı, kaldı dört.

Dört küçük zenci denize gitti,

Birini balık yuttu, kaldı üç.

Üç küçük zenci hayvanat bahçesine gitti,

Birine ayı sarıldı, kaldı iki.

İki küçük zenci güneş altında oturdu,

Biri güneşte kızardı, kaldı bir.

Bir küçük Kızılderili tek başına kaldı.

Gidip kendisini astı ve hiçbiri kalmadı.

On Küçük Zenci kitabının hikayesi en yakın yerleşim yerine yeterince uzak bir adada geçiyor ve olay örgüsünün de önemli bir parçasını oluşturan bu tekerlemesiyle ünlü. Adanın kitaptaki orijinal adı Zenci Adası, tekerlemede de zenci kelimesi kullanılmıştır; hatta Altın Kitaplar son 10 yıl içinde yaptığı herhangi bir baskıda değişikliğe gitmediyse On Küçük Zenci’de de bu şekilde yer almıştır. (Şubat 2006 baskısını okuduğum ve sonraki baskıları kontrol etmediğim doğrudur ama kitabın adını değiştirmediklerine göre içeriğini de değiştirmemişlerdir.) Dizide ise tabii ki N-word topuna girilmeyip kitabın adı farklı basılırken kullanılan Asker Adası (Soldier Island) ve asker (soldier) kelimeleri kullanılmıştır.

Konu kısmında dizideki şekliyle devam edecek olsam da tekerlemeyi kitaptaki haliyle paylaşayım dedim. Bu kısmı da atlattığımıza göre artık konuya etraflıca girebiliriz.And-Then-There-Were-None-237143

c) Konu ve Karakterler:

Yıllardan 1939. On kişi U.N. Owen ve/veya eşinden bir ajans aracılığıyla birer mektup alırlar ve Asker Adası’na davet edilirler. Çoğunluğu iş veya bazısı tatil ve eğlence amaçlı davetlerden bahsediyoruz. Bay Owen’ın eşinin hastalığını kontrol etmek, kadına sekreterlik yapmak, Bay Owen için hassas bir araştırmaya katkı sağlamak veya en basitinden adadaki konuklara hizmet etmek… Hepsi de kendilerine gelen ve özellikle parasal açıdan cömert olan bu teklifleri geri çevirmez ve adaya gelir.

Herkes bir bot aracılığıyla adaya ulaştırılır ve sayı tamamlanır. Sadece ufak bir eksik vardır: Ev sahipleri henüz ortada yoktur. Adadakiler daha sonra veya ertesi sabah geleceklerini düşündükleri ve hiçbirinin daha önce tanışmadığı ev sahiplerini beklerken tanışırlar, odalarına çekilip yerleşirler ve akşama hazırlanırlar.

Dikkat çeken iki ayrıntı: Herkesin odasının kapısının arkasında çerçevelenmiş bir şekilde bir tekerleme asılıdır. Yemek masasının ortasında da on tane küçük heykelcik vardır.

maxresdefault

Philip Lombard (Aidan Turner), Thomas Rogers (Noah Taylor), Vera Claythorne (Maeve Dermody), Tony Marston (Douglas Booth), Edward Armstrong (Toby Stephens), Lawrence Wargrave (Charles Dance), William Blore (Burn Gorman), Emily Brent (Miranda Richardson), John MacArthur (Sam Neill), Ethel Rogers (Anna Maxwell Martin)

Akşam olduğunda çalışan ikili yemek servisine başlar ve kısa süre sonra olayları başlatacak kıvılcım ortaya çıkar. Herkes yemek yenilen odadayken devreye giren bir gramofondan çıkan ses, odadaki on kişiyi sırayla çeşitli kişilerin cinayetiyle suçlar. Hepsi zamanında birilerinin ölümüne sebep olmuş ama bunlardan dolayı ceza almamıştır.

1) Vera Claythorne: Genç bir öğretmen. Bakıcısı olduğu çocuğun ölümüyle suçlanıyor.

2) Philip Lombard: Ordudan ayrılmış bir yüzbaşı. Elmas için Doğu Afrika’da 21 kişiyi öldürmekle suçlanıyor.

3) Emily Brent: 65 yaşında bir ihtiyar kız. Hamile hizmetçisinin ölümüyle suçlanıyor.

4) John MacArthur: Yaşlı bir emekli general. Birliğindeki askerlerden birinin ölümüyle suçlanıyor.

5) Lawrence Wargrave: Yaşlı bir yargıç. Suçsuz bir kişiye idam kararı vererek ölümüne sebebiyetle suçlanıyor.

6) Edward Armstrong: Çok zengin, çok yakışıklı, orta yaşlı bir adam. Zorlu bir ameliyata sarhoş girerek hasta ölümüne sebebiyetle suçlanıyor.

7) Tony Marston: Uzun boylu, yakışıklı, genç bir serüvenci. Dikkatsiz sürdüğü arabasıyla iki küçük çocuğu öldürmekle suçlanıyor.

8) William Blore: Eski bir polis müfettişi. Homoseksüel birini polis hücresinde döverek öldürmekle suçlanıyor.

9) Thomas ve Ethel Rogers: Konukları adada karşılayan uşak ve uşağın karısı. Eski patronlarını birlikte öldürmekle suçlanıyorlar.

Kitabı okuyanlar bir ihtimal anlamışlardır, karakter ifadelerindeki ilk cümleleri kitabın girişindeki karakter tanıtımlarından birebir aldım. Ne ile suçlandıkları ise biraz sansürlemeyle benim eklemem oldu. Bu kayıt, ortamı haliyle gerer ama bu sadece daha başlangıçtır…and.then.there.were.none.s01e01.hdtv.x264-river.mp4_snapshot_16.44_[2015.12.27_10.38.06]

Kayıtta söylenenleri inkar eden de kabul eden de çıkar veya Owen çiftinin kim olduğunu bulmaya çalışan olduğu gibi bilinen gerçeklerin karşılaştırmasını yapan da… Atmosferi bir kez daha değiştiren ise konuklardan birisinin bir anda nefes alamayarak ölmesi olur. Olay başta talihsizlik olarak düşünülür ama ertesi sabah da bu sefer gece başka birinin uykusunda öldüğü ortaya çıkar.

Bu kadar da değil… Kendilerini adaya getiren ve adanın ihtiyaçlarını sağlayan Bay Narracott da henüz ortalıklarda yoktur. Bir süre sonra üçüncü biri de evin dışında ölü bulununca, daha doğrusu öldürüldüğü anlaşılınca kaçınılmaz gerçeğin farkına varırlar. Nihayetinde de dizinin tespiti Vera’dan gelir: Birisi adadakileri tam da herkesin kapısının arkasında asılı tekerlemedekine benzer şekilde öldürmektedir.

“On küçük zenci (asker) yemeğe gitti,

Birisi kendisini boğdu ve kaldı dokuz.

Dokuz küçük zenci (asker) çok geç kalktı,

Biri uyuyakaldı, kaldı sekiz.

Sekiz küçük zenci (asker) Devon’da geziye çıktı,

Biri kayboldu, kaldı yedi.”

Üstelik bir kişi öldükçe her seferinde yemek masasının ortasındaki heykellerden bir tanesi ortadan kaybolarak azalmaktadır… Bundan sonrasını tahmin etmek zor olmasa gerek: On kişinin bulunduğu bir adada katil adadakilerin avına devam ederken konuklar ise katilin avına çıkarlar. Tüm bu mücadele ve cinayetler devam ederken bir yandan geçmişe yapılan kısa dönüşlerle adadakilerin karıştığı olayların detaylarını ve iç yüzünü öğrenme fırsatımız da oluyor.and.then.there.were.none.s01e03.hdtv.x264-river[ettv].mp4_snapshot_56.34_[2015.12.29_20.24.04]Gelelim nasılına:

4) Yazarın Değerlendirmesi:

Dizi başlamadan önce “Çok uğraşmalarına gerek yok zaten, kitabı aynen alıp çekseler de olur.” demiştim. And Then There Were None da ‘neredeyse’ kitaba bağlı bir uyarlama olmuş. Ufak tefek uyarlama değişiklikleri ise gözüme batmadı, bu açıdan da epey memnunum hatta.

Pek sürpriz olmasa da esas güzel olansa karakterlerin hepsinin geçmişine gittiğimiz sahneler ve bu sahnelerin adadaki atmosfere katkısıydı. Adadakilerden en sevdiğim, aslında kitapta da en sevdiğim olan ve geçmişe dayalı suçlandığı hikayesini, detaylarını sevdiğim ve görmek de istediğim Vera’ydı. Ethel’i oynayan Anna Maxwell Martin’in karakterine değişik tonda ama başarılı bir oyunculukla hayat verdiğini söylemezsem olmaz.

Aslında en özetle herkesin karakterine uygun bir oyuncu seçimi olduğunu söyleyebilirim. Hatta kadro ilk açıklandığından beri bu insanları nasıl yan yana getirdiklerinin şaşkınlığı üstümde duruyor. Mini dizi ve dahası kitap uyarlaması olduğundan zaten kapalı bir sonu var. Hatta aslında her ne kadar beklentiyi gereğinden fazla yükseltmek istemesem de sonunu tahmin edebileceğinize inandığım söylenemez. Bunca yıldır öyle bir insanla da tanışmadım zaten.

Bu arada dizide elbette gözüme takılan bazı detaylar veya bazı sahnelerdeki oyunculuklar vs. oldu ancak genele bakınca bunların arada kaynadığını söyleyebilirim. Diziyi de bu kadar şeyin üstüne tabii ki denenmesi için şiddetle tavsiye ediyorum. İyi seyirler.

Dizinin pek sevdiğim açılış jeneriği

Dizinin fragmanı

Not: Diziyle ilgili tanıtım öncesinde şu yazının altında yorum yapılıyordu.

Günümüz Dizileriyle 18. ve 19. Yüzyıl Amerikan Tarihine İnme Rehberi

$
0
0

Yakın zamanda ortalıkta olan bazı dizileri izlerken aslında bunları sıraya koyarak 18. ve 19. yy. Amerikan tarihine ne de güzel değiniliyor diye düşündünüz mü?
Bu dönem tarihine iki büyük savaş sığdıran ülke, bu konuda çeşitli dizi ve filmlerle bunları anmaktan vazgeçmiyor.
Biz de bunları izlemekten… :)
Eh madem öyle, günümüze yakın zamanlarda yayınlananlardan bir toplama yaparak, aklımıza gelen sıralamayı paylaşalım, belki sebeplenen olur. Arada, ilgili savaşların bağlantılarına tıklayarak kafanızdaki soru işaretlerini giderebilirsiniz.


Roots / (History) / mini dizi:

Yeni model Roots ile 1770’lerde başlayan bir kölelik dönemi hikayesi izliyoruz. Dizi 8 bölüme bedel çifter çifter bölümleriyle bizi 1860’lara Kuzey-Güney Savaşı‘nın sonuna kadar kadar getiriyor.


Turn: Washington’s Spies / (AMC) / 4. sezon onayını aldı:

1776 yılında Amerikan Bağımsızlık Savaşı‘na dalıyoruz. İngilizlere başkaldıran Amerika’lıların ilk casusluk teşkilatı, bizi henüz savaşın sonuna getirmedi.


Underground / (WGN America) / 2. sezon onayını aldı:

Bu diziyle 1857 yılından itibaren ele alıyoruz Amerika’daki köleliği. İlk sezonu boyunca yıl olarak çok ilerlediğimizi söyleyemeyiz ama meşhur kölelik karşıtı Underground Railroad (Yeraltı Demiryolu) örgütüne girdik bile.


CopperDVDcover

Copper / (BBC America) / 2 sezon:

1864 yılında Amerikan iç savaşı sürerken, New York’un göçmen kesiminin ağırlıklı olarak yaşadığı Five Point mahallesinde geçen bir polisiye drama Copper. New York’taki sefaleti 2 sezon boyunca ekranlarımıza getiren dizi 1865’i de bizlere sunarak veda etti.


Hell On Wheels / (AMC) / 5 sezon:

Kuzey-Güney Savaşı‘ndan yeni çıkmış bir Amerika’da ülkede kıtayı dolaşacak olan demiryolu inşaatı vesilesiyle dönen dolapları izledik. Hikaye 1865’te başlayıp, bizi 1869’a kadar getirerek sona erdi.

Stranger Things || Tanıtım

$
0
0

Stranger Wallpaper

Netflix‘i biliyorsunuz. Dizi işine bir girdi pir girdi, kimilerine göre de dizi sektörünün lideri konumunda. İşte bu platformun son meyvesi Stranger Things, 15 Temmuz itibarıyla önümüze serildi ve tabii ki bizlere de izlemek düştü. Dizi, Duffer Biraderler olarak bilinen Matt Duffer ve Ross Duffer‘ın elinden çıkma. Ayrıca yönetmen koltuğunda da bu biraderler oturuyor. Şimdi gelin bu yeni dizimizi biraz daha yakından tanıyalım.

Stranger1

KİMLİK BİLGİLERİ:

Türler: Dram, Korku, Gerilim, Doğaüstü, Gizem, Bilim-Kurgu, Dönem Dizisi

Sezon – Bölüm Sayısı: 1 Sezon – 8 Bölüm

Onay Durumu: Henüz bir onay yok ancak alması muhtemel

Bölüm Süreleri: 41-53 dakika

Yapımcılar: Matt Duffer, Ross Duffer

Yayınlandığı Kanal veya Platform: Netflix

WikipediaIMDbResmi SitesiFacebookTwitter

Stranger2

KONU:

6 Kasım 1983 yılında Indiana‘nın Hawkins kasabasındayız. 4 çocuk bir evde ünlü oyun Dungeons & Dragons (Zindanlar ve Ejderhalar) oynamaktadırlar. Akşam olmuştur ve herkes evine dağılmaya karar verir. Will bisikleti ile tam evine varmak üzereyken ormanda takılır ve düşer. Bu sırada ne olduğu belirsiz bir şey karşısına çıkar ve korkuyla evine koşar. Kendisini eve kilitler ve sonrasında ortalıktan kaybolur.

Bunun üzerine arama çalışmaları başlar. Will‘in annesi, ağabeyi, polis ve Will‘in arkadaşları ayrı ayrı kendi araştırmalarını yaparlar. Yaptıkları bu araştırmalar, devlet adına gizli deneyler yapan bir birime ve hatta doğaüstü olaylar olduğuna işaret etmektedir. Peki, bunun arkasında neler var? Will bulunabilecek mi? Kasabaya dadanan bu şey nedir?

Stranger3

KARAKTERLER:

Mike - Dustin - Lucas - Eleven - Joyce

Mike – Dustin – Lucas – Eleven – Joyce

  • Mike Wheeler (Finn Wolfhard): Will‘in en yakın arkadaşı. Will‘i aramak için her şeyini veriyor. Herkes Will‘in öldüğüne inanırken, o ve birkaç kişi hala hayatta olduğuna inanıp onu aramaya çalışmaktadırlar.
  • Dustin Henderson (Gaten Matarazzo): Ekibin en sevimlisi ve en küfürbazı. Dişsiz olduğu için konuşması biraz değişik ve açıkçası bu onu çok sevimli gösteriyor. Genelde tüm kararlarda Mike‘ın yanında yer alıyor.
  • Lucas Sinclair (Caleb McLaughlin): Ekibin diğer bir elemanı. Bazı konularda tam bir dediğim dedik modunda takılıyor. Ama yine de Will‘i bulmak için o da her şeyi yapıyor.
  • Eleven (Millie Bobby Brown): Kendisi hakkında çok fazla bir bilgimiz yok. Sadece deney yapılan birimden kaçan bir kız olduğunu ve telepatik güçlere sahip olduğunu biliyoruz. Yolu bizim üçlü ile kesişiyor.
  • Joyce Byers (Winona Ryder): Will‘in annesi. Oğlunun öldüğünü asla kabullenmiyor ve kendi çapında bir araştırma yapıyor. Şerif Hopper‘ı da kendisine inandırmaya çalışıyor.
Hopper - Will - Nancy - Jonathan - Martin

Hopper – Will – Nancy – Jonathan – Martin

  • Şerif Jim Hopper (David Harbour): Kasabanın şerifi. Bir süre önce kızını kaybetmiş ve ailesi dağılmış. Bu yüzden belli bir süre kendisini hayattan soyutlamış. Will‘in öldüğüne inananlardan birisi.
  • Will Byers (Noah Schnapp): Kendisi ortadan kaybolan çocuk. Hakkında pek bir bilgimiz yok.
  • Nancy Wheeler (Natalia Dyer): Mike‘ın ablası. Kasabanın güzel kızlarından birisi. Yeni bir sevgilisi oluyor ve onunla takılırken bir olay oluyor. Bu olaydan sonra o da bazı şeyler araştırmayı deniyor.
  • Jonathan Byers (Charlie Heaton): Will‘in ağabeyi. Annesi ile babasının ayrılmasından sonra evin erkeği rolünde. Ancak başlarda biraz ezik bir tip olarak gözümüze çarpıyor.
  • Dr. Martin Brenner (Matthew Modine): Deney biriminin başındaki kişi. Hiçbir bilgimiz yok.

Tüm kadroya buradan ulaşabilirsiniz.

Stranger4

SON SÖZ:

Dizinin ilk üç bölümünde çok fazla bir şey olmuyor ancak 3. bölümün sonu ile birlikte güzel bir ivme yakalayıp sezon sonuna kadar bunu devam ettiriyor. Kişisel görüşümü belirtmem gerekirse dizi beni oldukça doyurdu. Beklediğime değdi ve beklediklerimi karşıladı.

Açıkçası Winona Ryder dizisi diye lanse edilse de Ryder‘dan çok çocukların üzerinden ilerliyor dizi. Çocuklar demişken üçü de birbirinden sevilesi karakterler ama en çok Dustin‘i seveceğinizi düşünüyorum. O peltek konuşmasıyla ettiği küfürler bile size oldukça sevimli gelecektir.

Sezon finali tam kapalı bitecek diyecekken 5 saniyelik bir sahne ile ikinci sezona yol yaptılar. Netflix dizisi olduğundan onay konusunda içim rahat. Mutlaka onay alacaktır. Daha önce bu yazı altında dizi hakkında yorumlar yapılmıştı. İzlemeyenlere diziyi tavsiye eder, iyi seyirler dilerim.

Tanıtım Fragmanı:

 

Stranger Ending

Viewing all 91 articles
Browse latest View live